Her sabahki zorunlu günlük gazeteler turumu attım. Atmaz olaydım. Midem bulandı. Meğer ne kadar SYRİZA üstüne edecek lafı, kesecek hükmü, yapacak yorumu, gösterecek yol bilgisi olan varmış.
Pazar günkü halkoylamasından sonra bu“yazıp çizme” iyiden iyiye azdı ve kepazeleşti.
Ciddiye alınacak hiçbir sanayi tesisi bulunmayan bir ülke başat dalı turizm olan hizmet sektörüyle ekonomisini döndürmeye çabalıyor. Hizmet sektörünün yaratabileceği kadar katma değer yaratılıyor ve bu o ülkenin yurttaşlarını geçindirmeye yetmiyor.
Hepsinin üstüne kimi merkez sağ, kimi sosyal demokrat kılıflara bürünüp seçmenin karşısına çıkmış, yıllar yılı iktidarı elinde tutmuş, çürümüş, kokuşmuş bir siyaset seçkinlerini ekleyin.
SYRİZA, Avrupa finans sermayesinin (bankaların ve kaynağının bilinmesi şart olmayan servetleri bir araya getiren mali fonların demiş oldum) belirlediği ve tanımladığı Avrupa Birliği’ne güçlü bir itirazdır. “Kapitalizm içinde kalınsa bile daha adil ve daha iyi bir Avrupa mümkün” diyenlerin sesidir.
İspanya’da, Portekiz’de, İtalya’da yankılanması yakındır.