…
Bu mailin en önemli vurgusu neresi?
Bence “zindan” vurgusu. Hatırlayın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde okuduğu bir manzume (onun şiir dediğine bakmayın: Manzume) yüzünden DGM’de yargılandı, bir yıl hapis ve 860 lira para cezasına mahkûm edildi. Bu ceza “Mahkemedeki tavrı ve duruşmalardaki hali” göz önüne alınarak 10 ay hapis ve 176 lira 66 kuruşa indirildi. Yargıtay onayladı. Erdoğan hapishanelerden hapishane seçti. Kırklareli’nin Pınarhısar ilçe cezaevinde karar kıldı. İçeri girmeden önce bir partidaşı karşılıksız çek yazma dümeniyle aynı hapishaneye kondu. Hapishanede ona özel koğuş hazırlandı. İçi buzdolabı, TV ile donatıldı, güvenliği için kameralar bile taktırıldı.
Bizimki 26 Mart 1999’da içeri girdi. Bizim komik İnfaz Yasamız uyarınca dört ay yattı ve 24 Temmuz 1999’da dışarı çıktı. Ondan sonrasını hatırlamalısınız. Seçim mitinginde de, kapalı salon toplantısında da, partililerine seslenirken de, miting meydanındaki kalabalığa nutuk atarken de “Ahhhh. Dostlarım ahhh!.. Biz neler çektik. Bir şiir yüzünden zindanlara atıldık…” edebiyatını dilinden hiç eksik etmedi.
Her dinlediğimde de ben, “Yav kardeşim senin zindan dediğin Pınarhisar Cezaevi bizim tayfa için dört yıldızlı otel sayılır. Sen ya zindan görmemişsin, ya bu ülkede solcu tutukluların karakışın ortasında iki parmak suyla kaplı beton zeminde yıllar geçirdiklerini masal sanıyorsun ya da miyavlayarak siyasal çıkar hesabındasın” diye homurdandım.