Dün, akşam alacasında geldi. Gelmez, uğramaz, hatta belki yaşamıyordur artık diye iyiden iyiye umutsuzduk.
Bir de son dönemde, farklı düşünmenin suç, farklı düşüncesini açıklayanın hain sayıldığı son dönemde…
“Askeri vesayet” büyük ölçüde geriletildiği için sevinmeye fırsat bulamadan “çoğunluk vesayeti”nin tepemize çöktüğü, her türlü vesayetten bizi koruyabilecek olan “O”nun neredeyse tutsak edildiği şu dönemde…
Onu devlet yönetiminde ayağa dolanan, keyif kaçıran, ülkeyi keyfince yönetmenin engeli olarak gören, bunu “Sivil bürokrasinin demokrasi üstündeki vesayeti” gibi yürekler acısı ve yürekler acıtan hukuk yorumuyla savunanlarca çok, ama çok ağır yaralandı.
Yine de, dün, akşam alacasında çıktı geldi işte. Adı hukuktur.
İşe bakın siz? Hukukla buluşup sarılıştık diye iki arkadaşımdan, Can Dündar ile Erdem Gül’den söz etmeyi unuttum…
Onların zorunlu tatili bitti. Bugün akşama doğru aramızda olacaklar…
“Keşke biraz daha kalsaydık” demelerinden korkuyorum.