Kapıyı Yalçın Akdoğan açtı. “Öcalan bunları sopayla kovalar” dedi.
(…) çok geçmeden bir başka söylenti Ankara’dan yayılmaya başladı. Öcalan, HDP’lileri, KCK’lileri, PKK’lileri, HPG’lileri ve AKP’lileri çok, ama çok sert eleştirmiş.
Yeniçağ’ın Ankara Temsilcisi yazdı, bugüne kadar da yalanlanmadı (…) Öcalan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a ne demiş, sonra ne olmuş: “… PKK içinde Sünni, ben ve Murat Karayılan kaldı. Selahattin Demirtaş uluslararasıbir projeydi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde uluslararası güçler tarafından parlatıldı. Ben bu topraklardan çıktım. Milliydim. Selahattin Demirtaş’ı parlattınız. Artık gidin sorununuzu onunla çözün. Bir daha benimle görüşmeye gelmeyin.”
Breh breh breh…
Vay be ki ne vay be!..
Yav beyler, palavra haberlerle kamuoyu oluşturacaksanız bari bizi fazla salak sanmayın. En azından sizin kadar salak değiliz.
Size kestirme bir önerim var:
Bu sözleri Öcalan’ın ağzından duymamızı sağlayın.
Yani “o size, siz bize” numarasına karnımız tok.
Var mısınız?