
ARZU UZUNALİ
İklim krizinin etkileri kendini çok daha derinden hissettirirken, hepimiz üzerimize düşen sorumluluğu almak konusunda biraz daha fazla düşünmeye başladık. Çünkü hayatımıza ve tüketim alışkanlıklarımıza getireceğimiz en ufak bir değişikliğin bile çok şeyi değiştirebileceği kesin.

Aslı Korkmaz, bu bilinçle yola çıkıp, geleceği ve gezegenimizi güzelleştirmek adına küçük adımlar atmaya başlayıp daha sonra sosyal medyadaki paylaşımlarıyla bu adımları büyütüp, sıklaştırmış insanlardan biri. Sürdürülebilir bir yaşamın ne kadar mümkün olduğunu önce kendisi deneyimlemiş ve şimdi de insanlara aktarıyor. Biz de ona bu yolculuğun aşamalarını ve yola hangi adımlarla nereden başlayabileceğimizi sorduk.
Aslı Hanım, siz sürdürülebilirliği hayatımıza nasıl adapte edebiliriz sorusunu sormuş ve bireysel olarak bu yola çıkmış birisiniz. Öncelikle hikayeniz nasıl başladı?
Çocukluğumdan başlayarak süregelen bir yaşam tarzı aslında benimki. Suyu, elektriği boşa kullanmayan, gıdayı asla israf etmeyen bir ailede büyüdüm. Ailemin motivasyonları, maddi kaygılardan ziyade kaynak tüketimine verdikleri önemdendi. Ben de bu bilinçle hayatımı sürdürüyorum. Bu halime ivme kazandıran unsur ise oğlumun dünyaya gelmesi oldu. Hem çocuklarımıza hem de tüm canlılara temiz bir gelecek bırakmak istiyorsak sorumluluklarımızı fark edip onları sahiplenmemiz gereken bir dönemde olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü maalesef gezegenimiz can çekişiyor.
Bu konuda paylaşımlar yaptığınız ‘Kadın Gezegeni_’ adında da bir Instagram sayfanız bulunuyor. Kendi hayatınızı bu yöne çevirirken aklınızda bu kanalı kullanmak var mıydı yoksa zamanla oraya mı yansıdı?
İlk çıkış noktam kadın sağlığı ve çocuk gelişimi konusunda uzman görüşleri paylaşmaktı. Sosyal medyada kendi yaşantımı da paylaşmaya başladım. Sürdürülebilir yaşam tarzım daha çok ilgi gördü ve sayfam kendiliğinden bir akış ile bu yöne evrildi. Bence en büyük şansım, sosyal medya aracılığı ile plastikler, çevre kirliliği, iklim, kompost gibi konularda işin uzmanları ile tanışmış olmamdı. Onlar sayesinde kendimi çok geliştirdiğimi düşünüyorum. Zaten çevre dostu olan yaşam tarzım boyut değiştirdi. Her geçen gün bu yolculukta ilerlemeye ve öğrenmeye devam ediyorum.
Hepimiz geleceğimiz ve kendimiz için bir şeyler yapmak istiyoruz ama nereden başlayacağımızı kestiremiyoruz. Sizin tecrübeniz bize ne söyler? Sürdürülebilir bir hayata geçiş için nereden ve nasıl başlayabiliriz?
Benim önerim kesinlikle adım adım ilerlemek. Sindirerek ve severek yaparsanız devamı geliyor.
Sizin en kolay değiştirebileceğiniz alışkanlığınız nedir? Katı şampuanı deneyimlemek mi, su termosu kullanmak mı, ikinci el giyime şans vermek mi, gıda atıklarınızı çöpe atmak yerine kompost yapmak mı, pazar alışverişlerinize file ya da bez çantalarınızla gitmek mi, ev temizliğinizde kullandığınız ürünleri doğa dostu ürünlerle değiştirmek mi?
Hangisi sizin kulağınıza daha iyi geliyorsa oradan başlayabilirsiniz. Atacağınız her adım çok kıymetli olacaktır.
Tüm bu hayatı yaşayabilmek için sanki otomatik olarak daha kırsal bir yerde yaşamak zorundaymışız gibi bir algı da var. Şehirde sürdürülebilirlik adına atılacak adımlar neler aslında?
Doğaya saygılı ve kaynakları israf etmeden yaşamak için kent ve kırsal ayrımı yok. Bu bilinç düzeyi, yaşamın her alanında bizimle birlikte olabilir. Örneğin ben hem kent yaşamındayım hem de karavan hayatı ile doğanın içinde yaşıyorum. Her iki yaşam alanında da doğaya saygılı bir hayat sürdürüyorum. Evimde de karavanımda da gıda atıklarımı çöpe atmıyorum, onları kompost yapıyorum. Gittiğimiz tatil yerlerinde, ailemle sahil temizliği yapıyoruz. Yeter ki isteyelim.
Şehirde sürdürülebilirlik adına atılacak adımlardan ilki öncelikle çöpümüzü azaltmak yönünde olabilir. Bunu yapabilmek için de çöpümüzle tanışmalıyız. İçinde en çok neler var? Plastikler mi? Gıdalar mı? İçecek kutuları mı? Paketli gıda ambalajları mı?
Her şey farkındalıkla başlıyor.. Çöpünüzü fark etmeden, onu azaltamazsınız. Gezegenin şu anki yardım çağrısını fark etmeden de ona yardım edemezsiniz.
Bunlarla birlikte kent yaşamında yapılabilecekler listesi de çok çeşitli.
İş hayatı üzerinde örnek verecek olursak; iş yerinize giderken özel aracınızla gitmek yerine toplu taşıma kullanabilirsiniz. Eğer özel araçla gitmek sizin vazgeçemeyeceğiniz bir konfor alanınız ise öncelikli olarak haftada bir kere toplu taşımayı deneyebilirsiniz. Hem de bu günlük rutininize farklılık getirecektir.
İş yerinde plastik bardaklarla su ya da çay içmek yerine kendi cam bardaklarınızı kullanabilirsiniz.
Eğer iş yerinize dışarıdan yemek sipariş veriyorsanız, haftanın belli günleri evden kendi yemeğinizi getirebilirsiniz. Örneğin, ben çalışma hayatım boyunca yemeğimi büyük çoğunlukla evden götürdüm.
E-posta gönderimlerimiz de bir karbon ayak izi oluşuyor. Gereksiz mail atmaktan kaçınabilir ya da size düzenli gelen ama takip etmediğiniz mail gruplarından çıkabilirsiniz.
Sürdürülebilir bir hayata geçmek şüphesiz gezegenimiz için mükemmel bir seçim. Ancak bireysel olarak size katkısı neler oldu?
Gezegenin iyiliğini düşünerek bir yaşam modeli kurmak ve bu konuda insanlara ilham olmak hayatıma anlam kattı. İklim krizi, tüm dünyayı ve canlıları etkileyen bir sorun ve bütünün iyiliği için çabalamak beni ayakta tutuyor. İklim krizi sorununu kabul ediyorum ve üzerime düşeni yapıyorum. Yok saymak ya da korkmak yerine çabalamak benim için daha tercih edilebilir bir yaşam şekli. Ayrıca oğluma örnek olmak, ona doğa sevgisini aşılamak beni çok mutlu ediyor. Kutlu, bugün plastiklerin denizdeki canlıların yaşamını nasıl olumsuz etkilediğini ya da kompostun ne olduğunu biliyor. Bugünün çocukları, yarının karar vericileri ve liderleri olacak. O yüzden doğa sevgisi konusunda çocuklarımıza iyi örnek olmamız gerekiyor.
Sizdeki bu hareket çevrenize de yansıdı mı? Bireysel hareketler çevrede de bir bilincin gelişmesine katkıda bulunuyor mu?
Çevreme çok güzel yansıdı. Benim bu yaşam modelimle, mutlu ve enerjik olmam herkesi motive ediyor. Hem sosyal medyadaki takipçilerim hem de yakın çevrem zamanla değişim gösterdi. Herkes kompost yapamayabilir ama en azından böyle bir çözümün olduğunu bilmek, aslında gıda atıklarının çöp olmadığını fark etmek önemli bir başlangıç. İnsanlar, yaşam pratiklerimden kendilerine uygun olan bir yöntemi seçip ona göre adım adım tercihlerini değiştiriyorlar.
Sıfır atıktan komposto, çevre temizliğinden mini bahçelere pek çok konuda insanları bilinçlendirecek paylaşımlarınız var. Bunlardan biri de ikinci el giyim paylaşımlarınız. Daha az tüketmek şüphesiz en önemli adımlardan biri. İkinci eli hayatımıza sokmak özellikle tekstil tüketicisi kadınlar için çok önemli. Siz bu konuda neler yapıyorsunuz? Gardrobunuza kıyafet seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Öncelikle ihtiyaçlarımı çok net belirliyorum. Moda olduğu ya da sosyal medyada gördüğüm için alışveriş yapmıyorum. Aslında diğer bir tabirle, giyinme ihtiyacıma kimsenin yön vermesine izin vermiyorum. Benim bedenime ve ihtiyaçlarıma uygun ürünü en iyi ben belirlerim. Farkındalık aslında burada da devreye giriyor.
Siz de kendinize şu soruları sorabilirsiniz; benim şu an bu bluza gerçekten ihtiyacım var mı? Benzer bir bluzum var ya da ihtiyacımı karşılayacak bir bluzum var ise şu an onu satın almak isteğimin altında yatan duygu nedir?
Sürdürülebilir yaşam kendinizi de keşfettiğiniz bir yolculuk. Ben ihtiyacım olan giysileri, yakın çevremden temin ediyorum. Bir cekete ihtiyacım varsa önce arkadaşlarıma, komşularıma, akrabalarıma soruyorum. Onların giymediği parçalardan oluşan bir gardrobum var. Çocukluğumdan şimdiye dek bu şekilde oldu. İhtiyacımın dışında bir ürünü dolabıma sokmak beni mental olarak da yoruyor zaten. Dolabı tıka basa dolu olan arkadaşlarım “Ne giyeceğim şimdi?” diye düşünüyor. Bu çok enteresan değil mi? Benim bir iş toplantısına, spora, arkadaş buluşmasına giderken giyeceklerim hep bellidir.
Geleceğimizden umutlu musunuz? İnsanlık olarak iklim krizinin etkilerini en aza indirmeyi başarmamız mümkün mü sizce?
Umutsuz olmanın bana bir faydası olmadığını düşünüyorum. Tam tersine enerjimi düşüren ve hareket kabiliyetimi kısıtlayan bir duygu. O nedenle “Yaşam var oldukça umut her zaman vardır” düşüncesiyle yaşıyorum. İklim krizinin, bu boyutlara gelmesinin baş sebebi biz insanlarız. Bunu çözecek olan da yine bizleriz. O yüzden hepimiz birlik olup az çok demeden elimizden ne geliyorsa, bu güzel gezegen için yapmalıyız. Özellikle Türkiye için konuşacak olursak; muhteşem güzellikte denizlerimiz ve doğamız var. Bu güzelliği hep birlikte korumalıyız.