Türkiye’de Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, odatv gibi soruşturmalar, dalga dalga tutuklamalarla sürerken, intiharlara, cezaevinde kalp krizi veya beyin kanamasından veya tedavi edilmediği için kanserden ölenlere aldıran bile olmadı.
Yıllar sonra davaların uydurma senaryoların eseri olduğu anlaşıldı. Hemen herkes beraat etti veya davalar düştü ama ordunun en seçkin kadroları bu süreçte tasfiye edilmiş oldu.
İftira kampanyalarının sadece gündemi değiştirmek için yapıldığını iddia etmek, bu kampanyanın hedeflerine bilerek veya bilmeyerek hizmet etmektir. Bu kadar büyük iftira ve yalan kampanyasıyla gündem elbette değişecektir ama asıl hedef, rejim değişikliğini tamamlamak için halkın direnç gücünü kırmaktır. Halkın direnç gücü, milli kurumları ve aydınları tarafından temsil edilir. Montrö’nün değiştirilmesi girişimlerine direnen emekli büyükelçiler ve emekli amiraller gibi…
Milli kurumlar ele geçirilse bile aydınların beyinleri işgal edilemez. Bu sebeple direnen aydınların karalanması gerekir ki rejim değişikliğine, Türkiye’nin Türk devleti olmaktan çıkarılmasına kimse direnmesin…
Milletin direnç gücünün hiç bitmeyeceğini ise zaman, herkese gösterecektir.