BURCU KARAKAŞ
brckarakas@gmail.com / @burcuas
“Sokaktan gelen her ses ile ayağa fırlıyoruz. Üç patlama, 1 darbe girişimi yaşamışız Ankara’da, üstelik kısa aralıklarla… Bu travma nasıl geçer ki?”
Gazeteci Yurdagül Şimşek, darbe girişiminden kısa bir süre sonra sosyal medya hesabından bu cümleleri paylaştı.
Başkent Ankara için 15 Temmuz, bitmek bilmeyen, upuzun bir gece oldu. Ancak o gecenin öncesi de vardı. Son bir sene içinde ardı ardına yaşanan, yüzlerce kişinin hayatına mal olan saldırıların ardından darbe girişimi gecesi yaşananlar, yaralarını sarmaya çalışan Ankaralıların bir kere daha sarsılmasına yol açtı.

Saldırının ardından Meclis’in hali (Fotoğraf: Reuters)
Çankaya’da aynı evi paylaşan, isimlerini değiştirdiğimiz iki genç Faruk ile Sinan, o geceyi Sinan’ın ailesinin yanında, Cebeci’de geçirdiler. Gecenin ilerleyen saatlerinde uykusuzluktan kapanan gözleri, evin içine dolan bombalama uğultusuyla her seferinde endişe içinde açılıyordu. Ancak bir tanesi, evde bulunan herkesi aynı şekilde ürkütecek kadar korkunçtu: “Sabaha karşı bir ses geldi. Nereyi bombaladılar, bilemiyorum. Evde dört kişiydik. Hepimiz aynı anda salondan içeriye kaçtık refleks olarak. İnanılmaz bir sesti.”
Sinan, üst üste gelen üç patlama sonrası Kızılay’a gitmemeye gayret ediyor. Geçmek zorunda kaldığında ise bunu en hızlı şekilde yapmaya çalışıyor: “Özellikle Kızılay’da meydana gelen patlamadan sonra akşamları hiç gitmedim.”
‘Hala etkisindeyim’
23 yaşındaki Fatma, 15 Temmuz gecesi Ankara’daki ailesiyle beraberdi. Balkonda çay içiyorlardı ki bir anda jetlerin havada dönmeye başladığını fark ettiler. Ne olduğunu anlayamamışlardı. Twitter’da köprülere tankların konuşlandığını görünce, içinden “Geçmiş olsun, her şey bitti” diyebildi sadece.
‘Darbe tecrübesi’ olan anne ve babası, korkmaya başlamıştı: “O gece Ankara’da yaşananların çoğu gösterilmedi televizyonda. Emniyeti müdürlüğünü bombaladıklarında balkona çıktım hemen. İkinci bombayı gördüm. Nasıl ateş açtıklarını gördüm. O gece öleceğim dedim. ‘Her şey bitti’ dedim. Saatlerce ağladım. Her bomba atıldığında bina sallanıyordu. Çok yakındık saldırı yapılan yerlere. Arabamıza kurşunlar gelmişti. O gece hissettiklerimi anlatacak bir kelime var mı, bilmiyorum. Hala o gecenin etkisinden kurtulmuş değilim, birçok insan da aynı benim gibi…”

Emniyet’teki patlama…
‘Ankara soğuğunda bereden korktum’
Çınar Özer, darbe girişimi gecesi Meclis’e çok yakın bir yerde oturuyordu. Atılan her bombada hop oturup hop kalktılar. “Birazdan öleceğiz” hissi, duygularına hakim olmuştu. Ancak Özer için bu duygu yeni değildi.
Son bir yıldır Ankara’da yaşananlar epeydir bu hisse kapılmasına neden olmuştu: “Kızılay saldırısının üzerinden iki gün geçmişti. Güvenpark’tan eve gitmek için dolmuşa binmiştim. Başka bir duraktan başında bere olan ve yüzünün yarısı atkıyla sarılı genç bir adam bindi. Ankara’nın soğuğu pistir. Ama aklıma soğuk değil, ölüm korkusu düştü. ‘Birazdan kendini patlatacak’ dedim. Gözlerim doldu. Bereden ve atkıdan korkmuştum. Ankara’daki saldırıların ardından hemen herkes bu durumu yaşadı. Yolda uzun namlulu silahlarla bekleyen polisleri görmek Ankaralıları rahatlatır hale geldi. Çantasını aramadığı için polisle kavga edenler var. Bu yaşanılanlar hiç normal değil ve asıl korkutucu olan belki de bu tepkiler…”
‘Kızılay ve civarı oldukça tehlikeli algılanıyor’
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) üyesi Banu Bülbül, Ankara’da yaşananların beklenmedik bir biçimde gerçekleşmesi nedeniyle, Ankaralılara her an bir şey olabileceği duygusunun hakim olduğunu söylüyor: “Tüm yaşananlardan önce Ankara sakin ve düzenli bir yaşamı olan güvenli bir kent olarak algılanıyordu. Oysa şimdi özellikle kent merkezi olan Kızılay ve civarı oldukça tehlikeli algılanıyor. Oluşan belirsizlik hali güvenlik duygusunu da zedeliyor ve belirsizlik kişinin kendi yaşamını etkileyen olayları kontrol edemeyeceği, belirleyemeyeceği duygusunu yaratıyor ki bu baş edilmesi güç bir duygu. Tetikte ve tedirgin durmayı, kaygılı ruh halini beraberinde getiriyor. Bu duyguyla baş etmekte zorlanacağını düşünenlerse sosyal yaşamdan uzaklaşıyor. Yaşamını daraltıyor. Bu da başka bir zorluğu beraberinde getiriyor. Sosyal destek, dayanışma ve paylaşım iyileşme için önemli olanaklar sunuyor ve bu kişiler böylelikle bu olanaktan mahrum hale geliyor.”
‘Çok sayıda insan yaşananlardan etkilendi’
Psikolog Bülbül, saldırılarda yaşanan kayıplar üzerine de düşünülmesi gerektiğini de özellikle vurguluyor:
“Yakınlarını kaybedenler oldu, onlar kuşkusuz en yoğun etkilenenlerdir. Sağlığını fiziken ya da ruhsal olarak kaybedenler, işine, okuluna gitmekte güçlük yaşayanlar, yaşam alanları daralanlar, eskiden Ankara Gar’ını çok sevip artık oraya ilişkin duygu ve anılarını yitirenler… Çok sayıda insan yaşananlardan etkilendi. Özellikle darbe girişiminin yaşandığı gece ne yazık ki pek çok çocuk için zorlu bir travmatik yaşantıyı ifade ediyor ve çocukların travmadan nasıl etkilendiğini anlamak, yaşananların olumsuz etkilerini azaltmak için genellikle uzman desteğine ihtiyaç oluyor. Yetişkinlerin bile yaşadıklarını söze dökmekte, duygularını yaşamakta ne kadar zorlandıklarını düşünürseniz çocukların uzman desteğine duydukları ihtiyaç daha da görünür oluyor. “