Altın Portakal Film Festivali Yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu’nun peş peşe gelen ‘tutarsız’ açıklamalarından sonra sanat dünyasından ‘istifa’ sesleri yükseldi ama Boyacıoğlu’nun istifasının önünde bir engel var…

Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Altın Portakal Film Festivali, 60’ıncı yılını kutlamaya hazırlanırken tarihinin en büyük krizlerinden birinin ortasında buldu kendini.
Her şey 22 Eylül’de Boyacıoğlu’nun ‘Kanun Hükmü’ adlı belgeselin festival seçkisinden çıkarıldığını duyurmasıyla başladı. Gerekçe olaraksa ‘filmdeki bir kişi hakkında yargı sürecinin devam ettiği’ gösterildi.
Nejla Demirci’nin belgeseli, kanun hükmünde kararnameyle (KHK) kamu görevinden çıkarılan doktor Yasemin Demirci ve öğretmen Engin Karataş’ın mücadelesini anlatıyor.
Altın Portakal tarihinde ilk sansür krizi değildi elbette bu. Ancak 1979 ve 2014’ten farklı pek çok şey bugün yaşanıyor. Kararın ardından festival jürisi başta olmak üzere, sinemacılar, meslek örgütleri ve sinemaseverler yaptıkları açıklamalarla sansürün karşısında olduklarını duyurarak büyük bir dayanışma örneği sergiledi. 2014’teki meslektaşlarının aksine…
Başkan Demet Akbağ’ın aralarında yer aldığı jüri üyeleri ‘filmlerde suç unsuru arayan bu bakışın ve sansürün kabul edilemeyeceğini’ belirterek belgesel seçkiye geri alınana kadar görevden çekildiklerini açıklarken, yönetmen ve yapımcılar da ulusal yarışmada yarışan filmlerini çekerek sansüre karşı durdu.
Sinema dünyasının birlik olduğu günlerde bu kararın nasıl alındığı tartışılmaya başlandı. İddialar öyle ki Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy bizzat Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’i arayarak, filmde ‘FETÖ propagandası yapıldığı’ gerekçesiyle seçkiden hemen çıkartılmasını istedi. Eğer çıkartılmazsa bakanlığın festivale sağladığı finansal destek çekilecekti.
Ancak yönetmen Demirci’nin de ifade ettiği bir gerçek var ki o da bakanlığın ‘FETÖ propagandası’ yapıldığını iddia ettiği filmi hiç izlememiş olmaları…
Ortaya atılan iddialar, belgeselin seçkiden çıkarılması, jürilerin resti derken gözler, sessizliğini koruyan Böcek’e ve festival yönetimine çevrildi. Böcek’in büyüyen sansür krizine karşı görüşmeler yürüttüğü hatta bakanı ziyaret ettiği de edinilen bilgiler arasındaydı. Altın Portakal bu krizi aşamıyordu.
Derken, 28 Eylül sabahı Ahmet Boyacıoğlu bir açıklama yayınlayarak Kanun Hükmü belgeselinin yarışma seçkisine geri alınmasına karar verildiğini duyurdu. Bu karar sevinçle karşılanırken Boyacıoğlu’nun filmin geri alınmasının nedeni olarak ‘filmdeki kişinin hakkında yargı sürecinin devam etmediğinin’ belgelenmesini gerekçe göstermesi eleştirilere neden oldu.
Sanatçılar direnişleriyle festival yönetimine geri adım attırdı attırmasına ancak Twitter kullanıcıları, belgeseldeki kişinin yargılama sürecinin bitmesini kabul şartı sayan Boyacıoğlu’na Türkiye’deki on yıllar süren yargılamaları hatırlatmayı da ihmal etmedi.
Belgeselin seçkiye geri alınmasıyla artık festival jürisi de “Altın Portakal’a sahip çıkıyoruz” deyip görevinin başına döndü.
Ancak bu defa da Kültür ve Turizm Bakanlığı festivalden çekildi. Bakanlığın sitesindeki açıklamada kararın ‘sanatın provokasyon olarak kullanılması’ndan ve ’15 Temmuz’un itibarsızlaştırılması’ndan dolayı alındığı belirtildi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da bakanlığın bu kararını ‘çok değerli’ buldu.
Örgütlü hareket etmenin, dayanışmanın ve mücadelenin ne kadar kıymetli olduğunun konuşulduğu o saatlerde Boyacıoğlu’ndan yeni bir açıklama daha geldi ve belgeselin yeniden seçkiden çıkarıldığını öğrendik. Açıklamada, adına soruşturma açıldığını söyleyen Boyacıoğlu, ‘can güvenliğiyle ilgili tehditlerin devam ettiğini’ belirtti. Boyacıoğlu ayrıca ‘gerekli desteği’ göremediğini vurgulayarak sansüre karşı tavır alan ‘sinema sektörü’nü de eleştirdi.
Boyacıoğlu’nun bu açıklaması yayınlanmadan hemen önce Yargıtay’ın Gezi davasında beş sanığın cezasını onadığı haberi ekranlara düşmüştü. Çiğdem Mater’in çekmediği bir film yüzünden 18 yıl hapisle cezalandırıldığı günde Boyacıoğlu’nun bu açıklaması ‘utanç verici’ bulundu.
Başta sanat ve siyaset dünyasından isimler olmak üzere çok sayıda kişi bu karara tepkiliydi. Zerrin Tekindor, “Güzelim festivalin düştüğü duruma bak… Yazıklar olsun!” diyerek tepkisini dile getirirken, Şenay Gürler, “Bu nasıl bir acizliktir. Yazıklar olsun” dedi.
Herkesin hep bir ağızdan ortak talebi, Boyacıoğlu’nun istifa etmesiydi…
Fakat Boyacıoğlu istifa edemiyordu çünkü ‘maddi’ olarak çok ağır bir sözleşmenin altında imzası vardı. Ettiği takdirde milyon liraların konuşulduğu yüklü bir tazminat ödemek zorunda kalacaktı.
Boyacıoğlu, istifa etmeyi göze alamadı ama başta jüri başkanı Demet Akbağ olmak üzere diğer jüri üyeleri “Toplu tavrımız hiç değişmedi” diyerek festivalden çekildiler.
Bu haber hazırlanırken Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın da festivale verdiği desteği çektiği açıklandı.