Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
1 Mayıs bizler için hem kutlama hem de güçlü bir meydan okuma, bir kavga günü. Bütün dünyanın işçilerinin Birlik, Mücadele ve Dayanışma günü 1 Mayıs, tam da yukarıda özetlenen ruhla karşılanmalı. Patron sınıfının ve onun temsilcisi AKP iktidarının zorbalığına, halka yaptığı diz çök çağrısına en güçlü yanıtı vermemiz gereken gün yarın.
Bir yanda 22 bin lira asgari ücrete mahkum edilen milyonlarca emekçi, diğer yanda 35 dolar milyarderi patron. Bir yanda yoksulluk sınırının 76 bin lira olduğu ülkemizde 14 bin lira maaşla hayata tutunmaya çalışan milyonlarca emekli, diğer yanda bu emeğin üzerine çöken asalak bir sınıfın inşa ettiği devasa servet. Korkunç bir kâr hırsıyla hareket ediyorlar.
19 Mart’ta bir kez daha ortaya çıkan halkın direncinin 1 Mayıs’ta bu bütünlüğü arkasına alıp, bu düzenin sınırlarını aşacak bir enerjiye, programa ve en önemlisi örgütlülüğe kavuşmasına ihtiyacımız var. Bunu sağladığımız oranda büyüyecek umudumuz, bunu sağladığımız oranda güçlenecek mücadelemiz. Yarın bizim günümüz. Bu ülkede her şeyi var eden işçi sınıfımızın, emekçilerin, geleceğin emekçisi olan gençlerin, işçi kadınların günü.