Siyasi iktidar başka türlü davranabilir miydi?
Evet…
Kürt hareketinin önündeki bu imkanları, bu gidişi görüp, siyasi araçlarla önlem almak, siyaseten yönlendirmek ve hızlı hareket etmek yolunu seçebilirdi..
Hükümet Rojava’nın belirleyici önemini geç fark etti. Bu bölgeyi ve PYD’yi Esad’a karşı izlediği politikaların bağımlı bir unsuru olarak ele almakla yetindi. Oysa Türkiye’nin Rojava’da çok daha erken bir zamanda Kürtleri destekleyerek kuşatan, IŞİD’i geri iten bir konuma geçmesi mümkündü.
Uluslararası koalisyon-Türkiye-PYD işbirliği, PYD’nin PKK karşısında özerk konum ve duruşa geçmesine yol açacak pek çok imkan sunabilirdi. Rojava’da kaçınılmaz olan bir Kürt şeridinin oluşumuna mutlak itiraz yerine, bunu denetleme ve kabul edilebilir hale sokma siyaseti izlenebilirdi.
Keza çözüm sürecinde ortaya çıkan engelleri bertaraf etmek daha cesur ve hızlı adımlarla mümkün olabilirdi. Alan kontrolü sorununu ortadan kaldırmak, buradaki Kürt yapılanmasını sistemin parçası kılmaktan geçiyordu. Bu ise çözüm sürecinin silah bırakmaya indirgenmesi yerine, müzakerelerin başlamasını, köklü bir yerel yönetimler reformunu, HDP’nin üzerindeki baskının azaltılarak, bu partinin siyasal sisteme entegrasyonunun hızlandırılmasını, onunla yakın bir işbirliğini ima ediyordu.