Siyasi iktidar kendisini baskı altında, hatta krizde hissetmiyor. Devlet kurumlarının işleyiş düzenini bozarak, sürekliliği, deneyimden gelen aklı ve karar mekanizması dengelerini rafa kaldırmış bulunuyor. Kendi içinde de ortak akıldan azade. Sokak şiddeti, mafya gruplarının tehditleri bile millet tepkisi olarak tanımlanıyor. Tek söz, tek bakış, tek isim ve talimatlarının hükümranlığı sürüyor. Onun da dikkate aldığı tek kişi, şimdilik kaydıyla ve siyasi ihtiyaç nedeniyle Bahçeli.
Bu durumda dönüş kendiliğinden olacak gibi görünebilir.
Ancak iş, pek öyle değil. Tüm olup bitene rağmen, kamuoyu araştırmalarında Cumhur ve Millet İttifakları arasında denge bıçak sırtı. Partiler düzeyinde AK Parti yüzde 35 civarında bir oy ile hala açık ara önde. Kaldı ki, iktidar cephesi tek blok halinde ve tek adaya sahip. Muhalefet 5 parçalı, çok adaylı. Bu hal öyle devam ederse, Erdoğan’ın 2028’e kadar Türkiye’yi yönetmesi kuvvetli bir ihtimal haline gelecek.
O zaman karşımızdaki soru, iç siyasi dinamiklerin seferberliği, siyasi anlamda muhalefet meselesidir…
Çıkış, tek gündemli, tek adaylı birleşik bir muhalefet oluşumudur.