RIFAT DOĞAN
Adana’nın Aladağ ilçesinde Süleymancılar’a ait olduğu belirtilen kaçak yurtta 11 çocuk ve 18 yaşında bir eğitmenin hayatını kaybettiği yangın faciasının üzerinden 70 gün geçti. Olup bitenleri unutmak istemeyen aileler, çocuklarına yapılanları yürekleri sızlasa da anlattı.
O yangında kızı S.K.’yi kaybeden baba Ali Köylü “Biz para veriyoruz çocuğa harçlık etsin diye, ebindeki harçlığı çamaşır tozuna verip çamaşırlarını yıkıyormuş” dedi.
Acı halen ilk günkü gibi taze
Geçen hafta sonu facia mağduru ailelere hukuki destekte bulunan ve onları bu süreçte yalnız bırakmayan Sosyal Haklar Derneği’yle yurt yangınında hayatını kaybeden çocukların köylerine bir ziyaret gerçekleştirdik. Cumartesi ve pazar günü uzun süren yolculuklar sonucu ulaştığımız köylerde acı 70 gün geçmesine rağmen halen ilk günkü gibi taze.
“Böyle olduğunu bilseydik, çocuklarımızı verir miydik?” diyen ailelerin çoğu, Süleymancılar’a ait yurdu devletin denetiminde bir yurt sandıklarını belirtti. Aladağ ilçe eğitim müdürünün yönlendirmesiyle çocuklarını o yurda verdiklerini dile getiren acılı aileler, “Faciada kimlerin sorumluluğu varsa hepsi hesap vermeli” dedi.
‘Doğru düzgün bilgi vermediler’
Kızı S.K.’yi yangında kaybeden baba Ali Köylü’nün anlattıkları devletin sorumluluğuna işaret etti.
Kızının ölümünden uzun süre haber alamadığını., çünkü kendisinden bunun gizlendiğini belirten baba Köylü, “Kızımın vefat ettiğini bildikleri halde söylememişler. Adana’ya vardığımda beni aradılar, ‘Ali Abi başın sağ olsun. Sizi Adli Tıp’tan istiyorlarmış’ dediler. O an konuşacak hiçbir şey kalmadı” dedi. Yetkililerin o süreçte doğru düzgün bilgi vermediğinden yakınan Köylü, “Biz bu kadar mı sahipsiziz? Devlet bize gelip de şu şöyle olmuş, bu böyle olmuş demedi” diye isyan etti.
‘Devletin suçu var, bizi görmezden geliyor’
Süleymancıların faciadan 15 gün sonra yine köye geldiğini, ancak devletin kendilerini görmezden geldiğini belirten Köylü, bunun nedenini şu sözlerle açıkladı: “Bu işin yüzde 80’i devletin suçu olduğundan dolayı kaçıyorlar. Bizi bu yerlere yönlendiren milli eğitim. Öğrencimizi oraya gönderip de denetlemeyen milli eğitim. Bu yurdu neden denetlemedin, neden her şeyini yaptırmadın? 35-40 yıl olmuş bu yurt yapılalı. 12 yıllık yurdu yıkıyorsun, bunu neden yıkmıyorsun? ‘Adaleti savunuyoruz’ diyorlar, hiçbir şekilde adaletli davranmıyorlar.”
‘Harçlık olarak verdiğim parayı çamaşır tozuna verip çamaşırlarını yıkıyormuş’
Köylü’nün son sözleri ise Süleymancıların yurdu nasıl işlettiğine dair bir fikir veriyor.
Kızının gelip kendisine “Baba bize bulaşık yıkattırıyorlar. Bütün odaları temizlettiriyorlar. Elbisemizi kendimiz yıkıyoruz. Çamaşır yıkamak için deterjanı kendi paramızla alıyoruz” dediğini aktaran baba Köylü, “Biz para veriyoruz çocuğa harçlık etsin diye, cebindeki harçlığı çamaşır tozuna verip çamaşırlarını yıkıyormuş” diye konuştu.
Yaralı kurtulan S.K.: Düzgün yapmadığımızda cezalandırılıyorduk
Kışlak köyünde konuştuğumuz faciadan yaralı kurutulan S.K.’ın anlattıkları da çocukların yurtta neler yaşadığına ilişkin bir fotoğraf sunuyor.
S.K.,”Kendi yedikleri yemeklerin bulaşıklarını bize yıkattırıyorlardı. 8. ve 5. sınıf arasında okuyan öğrencilere yemek yaptırıyorlardı” dedi. Anlattıklarının devamı ise daha vahim: “Yapmadığımızda ‘Niye yapmıyorsun?’ diyerek ceza veriyorlardı. ‘Düzgün yapmadınız’ diyerek tekrar yaptırıyorlardı.”
Çocuklara hizmetçilik yaptırılmış!
“Okuldan gelince dinlenmek yoktu, üç dört saat Kuran okutuyorlardı” diyen S.K., çocuklara hizmetçilik yaptırıldığının kanıtlayan şu sözleri söyledi: “Komşu kadınlar yurda gelerek 1. katta hatim indiriyorlardı, bu sırada çocuklarına biz bakıyorduk. Yemek saatinden önce yemek yememiz yasaktı.”