Merkez Bankası tarafı her ne kadar sınırlı bir alandan söz ediyorsa da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadelerinde herhangi bir sınıra işaret edildiğini pek duymadık. Faiz indirilmeye devam edilecek. Hatta Erdoğan’ın zaman zaman tek haneli faize vurgu yaptığını da biliyoruz.
Merkez Bankası eylülde 1, ekimde 2, kasımda yine 1 puanlık indirim yapmıştı. Genel kanı aralık ayında bir kez daha 1 puanlık indirime gidileceği yönünde. Yani halen yüzde 15 olan politika faizinin yüzde 14’e indirilmesi bekleniyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zaman zaman faiz konusundaki keskin söylemlerine bakanlar, aralık ayındaki indirimin 1 puandan fazla olabileceğini de bekler oldu.
Aslında piyasalardaki durum faizin indirilmesine hiç elvermiyor ama bu durumun dikkate alınmadığı da ortada. “Faiz inince döviz artar, dövizin artmasıyla da enflasyon fırlar gider” gerçeği kaygı olmaktan tümüyle çıktı. Sonuçta enflasyonun çok hızlandığı ve daha da hızlanacağı gerçeği adeta tümüyle göz ardı edilerek yalnızca ilk iki basamağa, yani faiz indirimine ve dövizin artmasına odaklanıldı, bu sayede Türkiye’nin ihracatını artıracağı üstünde durulmaya başlandı. Sonraları bunun da ötesine geçildi ve bir kazanımmış gibi Türkiye’nin ucuz işgücü merkezi haline gelmesinin sağlanacağı, böylece yatırımların artacağı ve ülkenin refaha kavuşacağı ileri sürülür oldu. Hem de bu üç beş yıla yayılmayacak, neredeyse üç beş ay içinde gerçekleşecek