İliklerimize kadar dolarize olmuşuz.
Bankalardaki mevduatın yarıdan fazlası döviz cinsinden. Üstelik yastık altındaki döviz tutarını bilmiyoruz. Onu da katabilsek pay kim bilir nerelere gider.
Vatandaşa dönem dönem “TL’ye dönün” diye çağrıda bulunuyor, ardından da bu sözü dinleyenleri bir güzel zarara sokuyor, enflasyon kadar bile faiz vermiyor, deyim yerindeyse bu vatandaşları ekonomik olarak dövüyoruz.
Faizi düşürecek gerekçe yaratmak uğruna faiz için esas alınacak enfl asyonu değiştiriyor; TÜFE’nin yalnızca yüzde 56’sıyla hesaplanan oranı kullanmayı tercih ediyoruz. Ama o oranla faiz arasındaki makas da daraldı, şimdi kara kara ne yapacağımızı düşünüyoruz.
Dövizin artmasını tersten okuyalım; bu ifade “TL’nin değer kaybetmesi” demek. Bir merkez bankası düşünün ki, çıkardığı ve sahibi olduğu paranın değerinin her gün biraz daha düşmesi karşısında çaresiz kalmış ve anlamsız gerekçeler üretiyor. Örneğin, kurun yani TL’nin değerinin faiz indirimimizle ilgisi yok, denilebiliyor. Bu sözün üstüne söylenecek söz var mı!
Dayak yemeye devam!