Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Büyümenin yavaşlaması en kısa tanımla “daha az üretim” demek.
Daha az üretim, “daha az istihdam”; daha az istihdam da tabii ki “işsiz sayısının artması” demek. İşte sonuç ortada… Görünür işsizlik oranı bir ayda 0,6 puan gibi çok yüksek bir artışla nisanda yüzde 8,6’ya çıktı.
Görünür işsizlikten çok daha çarpıcı olan tabii ki atıl işgücü oranı.
Söz konusu oran nisan ayında yüzde 32,2’ye ulaştı. Gerçek işsizlik bu! Çalışabilir her üç kişiden biri işsiz. Bu, aynı zamanda şimdiye kadar ölçülmüş en yüksek oran.
“Bunlar nisan ayının oranı, ilk çeyrek büyümesiyle ne ilgisi var” denilebilir. Doğru, doğru ama görünen köy kılavuz istemez!
Yıllık büyüme hızı ile yıllık ortalama atıl işgücü oranının birlikte yer aldığı grafik, bu iki büyüklük arasında nasıl ters yönlü bir bağlantı olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle 2021’den sonraki dönemde bu bağlantı öylesine belirgin ki… Büyümenin hızı kesildikçe işsizlik artıyor.