Geçen yılki orana bakınca normal koşullarda yıllık TÜFE artışının kasım ayında gerilemesi beklenir. Geçen yılın kasım ayı artışı yüzde 2.30 ve bu oran kasım ortalamalarının çok üstünde, dolayısıyla çok iyi bir baz etkisi demek. Ancak bu yılki TÜFE gümbür gümbür gelmeye aday…
Yİ-ÜFE ile TÜFE arasındaki makas her geçen ay açılıyor. Bu hep böyle gitmeyecek. Yıllık bazda tüm dönemlerin rekorunu kırmış olan Yİ-ÜFE artışından TÜFE’ye yansıma olmayacak mı yani, mümkün mü? İki endeks arasındaki fark ekim ayında yüzde 34’e dayandı. İki endeksin yıllık artışı arasındaki fark da 26 puan düzeyinde.
Tamam, geçiş bire bir olmaz tabii ki ama bir geçiş kaçınılmaz. Hepsini bir yana bırakın; sanayideki doğalgaza her ay gelen ve kasımda rekor düzeyde oluşan zam üretim maliyetini ve dolayısıyla nihai ürün fiyatlarını yukarı çekmeyecek olabilir mi?
Üretici fiyatlarından gelecek etki dışında şu akaryakıt fiyatları meselesi ne olacak? Elde ne ÖTV marjı var, ne petrol fiyatlarının gerilemesi gibi bir avantaj, ne de kur düşüşü. Hani ters yöne giren Temel’in radyoda “Otoyolda ters yönde giden araç var” uyarısını duyunca “Ne biri, hepsi ters yönden geliyor” diye hayıfl anması gibi. Tüm göstergeler bize karşı.
Yurtiçinde de bu ters gidişi destekleyen politikalar eksik olmuyor. Bu yaklaşımla kasım ve aralıkta da faiz indirmeye devam edeceğiz gibi görünüyor. Ama biraz dişimizi sıkalım; bu uygulamaların sonunda ışık var, enflasyonumuz düşecek! Ancak akla şu da gelmiyor değil; tünelin ucunda gördüğümüz ışık gün ışığı mı, yoksa üstümüze doğru gelmekte olan bir tren mi?