Şimdi 128 milyarın usule uygun olmayan bir şekilde arka kapıdan dolanarak satıldığının örtülü biçimde kabul edilmesiyle birlikte bunu savunmaya çalışanlar bir avuntu yaratma peşinde:
“128 milyar dolar satıldı, tamam; ama bak rezerv yok diyordunuz, en azından bu kadar rezerve sahip olduğumuz ortaya çıktı.”
Buna iki türlü cevap vermek mümkün:
Birincisi, diyelim 128 milyar vardı, bir bürokrat dostumun ifadesiyle dededen babadan içinde 128 milyar dolar olan bir kasa kaldı. İyi de o para harcandı ve şimdi 40-50 milyar dolar borçlusun. 128 milyarı harcadığın gibi bir de üstüne borçlu duruma düştün. Ne yaptın bu kadar parayı?
İkincisi ve doğru olanı ise şu: Bir ücretli düşünün, aylık geliri 2.500 lira. Bu parayı da her ay harcıyor, zaten ancak yetiyor. Bu kişinin cebine bir yılda 30 bin lira giriyor. Şimdi bu kişiye yıl sonunda “Şu 30 bin liranın hesabını ver” dediğinizde o kişinin yılın herhangi bir günü 30 bin liraya sahip olduğu anlamı çıkar mı, böyle mantık olur mu? Dolayısıyla Merkez Bankası’nın 128 milyarı da klasik havuz problemlerine benziyor. Bir borudan giren para havuzda biriktirilmedi, diğer borudan akıtıldı gitti.