• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

AKP'den Alman medyasına da sansür: Spiegel'in foto muhabiri sınır dışı edildi

05/04/2015 12:01

 


elmas topcuELMAS TOPCU

@TopcuElmas

Alman dergisi Spiegel’in Türkiye temsilcisi Hasnain Kazım’a yönelik ölüm tehditlerinin ardından, geçtiğimiz hafta iş nedeniyle Türkiye’ye gelen derginin foto muhabiri Andy Spyra’nın da ülkeye sokulmadan sınır dışı edildiği ortaya çıktı.


Spiegel foto muhabiri Andy Spyra

Spiegel foto muhabiri Andy Spyra

Hasnain Kazım ölüm tehditleri sonrası İstanbul’dan ayrılmıştı

Türkiye’de son yıllarda sık sık uluslararası basın mensuplarının çalışmalarının engellendiği, bazı Alman veya ABD’li gazetecilerin gözaltına alındığı ve çoğuna hükümet üyelerinin mülakat vermediği biliniyor. Bundan Alman medyası da payına düşeni alıyor.

Geçen yıl Spiegel’in Türkiye temsilcisi Hasnain Kazım, AKP hükümetine yakın hesapların sosyal medyadan saldırıları ve fotoğraflarının yayınlanıp, ailesinin ve kendisinin hedef gösterilmesi, iki bine yakın ölüm tehdidi alması üzerine bir süreliğine İstanbul’dan ayrılmıştı.

Der Spiegel Türkiye temsilcisi Hasnain Kazim, hükümete yakın sosyal medya hesapları üzerinden ölüm tehditlerine maruz kalmıştı.

Der Spiegel Türkiye temsilcisi Hasnain Kazim, hükümete yakın sosyal medya hesapları üzerinden ölüm tehditlerine maruz kalmıştı.

Apar topar Almanya’ya gönderildi

Geçen sonbaharda da Diyarbakır’da 6-7-8 Ekim gösterilerini izleyen üç Alman fotoğrafçı, basın mensubu olduklarını beyan etmelerine rağmen, ajanlık suçlamasıyla gözaltına alınmış, iki gün gözaltında tutulduktan sonra da Almanya’ya dönmeleri yönünde uyarılmıştı.

Geçen hafta ise Türkiye’ye giden Spiegel’in foto muhabiri Andy Spyra ülkeye sokulmadan, bir gece İstanbul Atatürk Havalimanı’nın sınırdışı edilenlerin kaldığı bölümde tutulduktan sonra apar topar Almanya’ya geri gönderildi.

‘Bir sınır dışının protokolü’

Spyra’nın, iş nedeniyle Türkiye’ye gittiği Alman makamlarınca ve çalıştığı Spiegel dergisi yazı işleri tarafından Türk resmi makamlarına bildirilmesine rağmen böyle bir uygulama ile karşılaşmasını, dergi son sayısında ‘Bir sınır dışının protokolü’ başlığıyla haberleştirdi. Haberde, 28 Mart günü İstanbul’a uçan Spiegel‘in fotoğrafçısı Andy Spyra, başından geçenleri özetliyor. Spyra, şu satırlara yer veriyor:

Polislerin yüzü epey ciddiydi

“Yıllardır röportaj yapmak için Türkiye’ye giderim, ancak hiçbir gezim bu şekilde sonlanmamıştı. Benden önce Türkiye’ye giden Spiegel muhabiri arkadaşımla Ermeni Soykırımı’nın 100’ncü yılı vesilesiyle ilgili bir haber yapacaktık. 28 Mart Cumartesi günü saat 13.00’e doğru Düsseldorf’tan kalkan THY uçağına bindim. Her zaman olduğu gibi el bagajımda iki fotoğraf makinesi, bir fotoğraf makinesi çantası, bir sırt çantası, teknik ekipman ve bir kablo bulunuyordu.

TSİ 17.20’de İstanbul’a indik. Pasaport kontrolüne gittiğimde dört sivil yanıma gelerek “Please come with us”(Lütfen bizimle gelin) dedi. Valizimi aldılar ve özel güvenlik bölümüne götürüp, valizimi açmamı söylediler. Ben de açtım: Yeşil bir gömlek, yeşil bir şal, bir Filistin şalı, fotoğraf makinesini temizlemekte kullandığım bir mini körük.(…)

Önce ‘Rocket Air’ markalı, fotoğraf makinesini temizlediğim mini körüğü incelediler, evet bir minirokete benziyor belki, ama körük olduğu ortada. Yine fotoğraf makinasına ait hafıza kartlarını incelediler. Cep telefonumu alıp, incelediler. Cep telefonumda, bir süre önce haber için gittiğim Irak’ta peşmergelerle çekilmiş fotoğraflar vardı. Askeri yeleklerle çekilmiş bu fotoğraflara baktılar. Polislerin yüzü epey ciddiydi.

Anlattıklarımı dinlemediler bile

Gazeteci olduğumu anlatmaya çalıştım, otel rezervasyonumu gösterdim. Hiç kimse anlattıklarımı dinlemedi bile. Sonra bana “Come with us” dediler ve beni florasan lambalı,  Süper Lig maçlarının yayınlandığı bir televizyonun da bulunduğu, İstanbul Havalimanı’nın sınırdışı etme bölümüne götürdüler. Orada gece kalacağımı, ertesi sabah da Düsseldorf’a gideceğimi söylediler.

“Neden?” diye sordum, yanıt vermediler. “Yöneticinizle görüşmek istiyorum” dedim, “İmkansız” dediler. “Peki neden beni burada tutuyorsunuz?” diye tekrar sordum, “Security reasons” diye yanıt verdiler, başka da bir şey söylemediler. Benden belgeler imzalamamı istediler, ama anlamadığım için imzalamayı reddettim.

Cihatçı olduğumu düşünmüşler!

Havalimanında sınırdışı edilenlerin tutulduğu bölümde iki oda arkadaşım vardı. Biri Ürdünlü diğeri Lübnanlı. Bir ara çay ve sandviç getirdiler bize, bir de sütlaç verdiler. Tuvaletler berbattı, ama bir avantajlı yanı vardı, sigara içebiliyorduk. Derken cep telefonumu iade ettiler. Ben de hemen, benden önce Türkiye’ye gelen muhabir arkadaşımı ve yazişlerimizi aradım. Onlar da Alman Başkonsolosluğu’nu ve Ankara’daki Büyükelçiliği harekete geçirdiler. Her ikisi de cihatçı değil, gazeteci olduğumu anlatırlardı nasıl olsa.

Birkaç saat sonra iyice ezilmiş döşeğin üzerinde uyuyakalmışım. Sabah kahvaltıda yine sandviç ve çay vardı. Sonrasında sabah 9.55’te Düsseldorf uçağına bindirildim. Uçakta en son sıraya oturtuldum ve pasaportumu da hostese teslim etmemi söylediler. Düsseldorf’ta ise beni Federal Polis bekliyordu. Türk makamları, Alman meslektaşlarına, çantamdaki “Haki renkli giysilerle askeri teçhizat“ nedeniyle ‘Cihatçı olduğumu düşündüklerini’ aktarmışlar.

Almanya Başkonsolosluğu acil protesto çekmiş

Oysa daha sonra öğrendik ki havalimanında tutulduğum gece İstanbul’daki Almanya Başkonsolosluğu gazeteci olduğumu bildirip, Türk makamlarına acil bir protesto bile çekmiş.

Birçok meslektaşım, benim de Türkiye’de ‘istenmeyen kişiler listesi’nde olduğumu düşünüyor ve ‘terör zannı’ iddiasının sadece bahane olduğundan yola çıkıyor. Zira Türkiye’ye uçmadan iki hafta önce de Alman ‘Zenith’ dergisi için Ermeni Soykırımı’nın etkileri ile ilgili bir foto-röportaj yapmıştım. Başıma gelenlerin bunula bir ilgilsi var mıydı, bilmiyorum.“

 

‘Cehenneme git Erdoğan’ başlığını atan Alman gazeteci: Taliban’dan bu kadar sert tehdit almadım

‘AK hiddet’ Der Spiegel’e muhabirini geri çektirdi

 

Kategori:Aktüel

SON HABERLER

Dolar, avro ve altında haftanın bilançosu

Bu hafta dolar yüzde 0,21 değer kazanırken, avro yüzde 0,63, gram altınsa yüzde 4,48 değer kaybetti.

Borsada en çok kazandıran ve kaybettiren hisseler

Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi, haftayı yüzde 2,96 değer kazanarak 9.668,36 puandan tamamladı.

UCM başsavcısına 'cinsel taciz' soruşturması: Görevden geçici ayrılma kararı

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Khan’a ‘cinsel taciz’ iddiasıyla soruşturma açıldı. Khan soruşturma sonuçlanana kadar geçici olarak görevinden ayrıldı.

Tarihi karar: Moody's ABD'nin kredi notunu düşürdü

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, ABD’nin kredi notunu ‘Aaa’dan ‘Aa1’e düşürürken, kredi notu görünümünü ‘negatif’ten ‘durağan’a çevrildi.

İstanbul Modern Sinema'da müzik yolculuğu: Aç Sesini

İstanbul Modern Sinema’nın müzik ve sinemayı bir araya getirdiği film programı ‘Aç Sesini’, 22 Mayıs ile 1 Haziran 2025 tarihleri arasında izleyiciyle buluşacak.

MİT TIR'larını durduran 34 asker hakkında 'örgüt üyeliği' suçlamasıyla gözaltı kararı  
HES 'esaret'i: Ilısu'da yaşayan Arduç ailesi baraj gölü nedeniyle sekiz aydır mahsur

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 755 gündür hapiste

YAZARLAR

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

Yeşil zeytini neden yemedin Sait?

Ayhan Tinin

Editör eksikliği fazlalık yaratır

Mustafa Dağıstanlı

Anne dediğin başlangıçtır

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Dilsiz bir ülkenin çığlığı

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Sırrı Süreyya Önder'in 'Cumhuriyet' eleştirisi üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Berkant Gültekin: Saray, demokrasi musluğunu uygun gördüğüne açacağının sinyalini veriyor

Salih Cenap Baydar: Demokrasinin özü hesap soran vatandaş, hesap veren siyasetçidir

Remzi Özdemir: Türkiye'de en büyük sorun gelir adaletsizliği

Attila Aşut: Arapça sevdalısı siyasetçiler tehlikeli sonuçlar doğuracak sözcükleri kullanırken kılı kırk yarmalı…

Orhan Gazi Ertekin: Aleviler, Kürtlerin kaçınılmaz olarak dahil olacağı anayasal sürece hazırlandılar mı? 

Özgür Orhangazi: Dış sermayeye yapılan ödemeler 2025'in ilk çeyreğinde 6,5 milyar dolara ulaştı

Ender İmrek: Çözüm süreci sağlam hukuki güvenceler, uluslararası gözetim ve toplumsal seferberlikle doğru hatta ilerleyebilir

Orhan Gökdemir: Halk demokrasisine ihtiyacımız var

Umur Talu: Ne iktidar devletinin ne de 'devlet'in özündeki nefret ve şiddet bitiyor

Emin Çölaşan: AKP'li belediyelerde yolsuzluk molsuzluk yok, tertemiz!

Onur Çanakçı: Kronikleşen kriz hali

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×