Cumhuriyet yazarı Prof. Dr. Ahmet İnsel, yazısının yayınlanmadığını gazete basılınca öğrendiğini belirterek yeni yönetimin tavrını eleştirdi.
Gazeteyi yayınlayan Cumhuriyet Vakfı’nda yönetimin değişmesinin ardından başta genel yayın yönetmeni Murat Sabuncu olmak üzere çok sayıda isim gazeteden gönderilmişti.
Yönetim tarafından işten çıkarılmayan yazarlar ise son köşe yazılarında ve sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlarla gazeteden ayrıldıklarını duyurmuştu.
Yazara haber vermemişler
Yazar Ahmet İnsel de gazete kalmayacağını açıkladı.
Birikim dergisinin internet sitesinden açıklama yayınlayan İnsel, cumartesi yayınlanmak üzere cuma günü gönderdiği yazısının yayınlanmayacağının dahi kendisine bildirilmediğini ifade etti.
İnsel, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Cumhuriyet Vakfı’nda Cuma günü gerçekleşen yönetim değişikliğinin arkasında yatanları Yalçın Doğan’ın T24’teki yazısı olduğu gibi anlatıyor. Yalçın Doğan yönetim değişikliğini, Cumhuriyet’i AKP’nin içerden fethetmesi olarak değerlendirmiş. Bütünüyle katılıyorum. AKP yargısı desteğiyle başarılan yönetim değişikliğini izleyen gelişmeler de herkesin malumu.
Benimle ilgili olan kısmı ise basit. Cumhuriyet gazetesinin yayın sorumluluğunu Cuma günü öğleden sonra devralan ekip, benim Cumartesi günü yayımlanmak üzere Cuma öğle saatlerinde yolladığım Yemen’de yaşanan insani kriz ve Cenevre’de başlayamayan görüşmeleri ele alan yazımı basmamış. Basmamış diyorum, çünkü bundan benim haberim ertesi gün gazete yayımlanınca oldu.
O yazının basılmama nedeni içeriği değil elbette. Yemen’deki iç savaşla ilgili yazının yeni yönetimi rahatsız edecek bir yanı olduğunu düşünmek mümkün değil. İktidar kesiminin avını yutmuş timsah sessizliğinde izlediği, aylarca arkadaşlarımızı hapsederek elde edemediği Cumhuriyet’i teslim alma operasyonunun gerçekleştiği gün, bunu zafer çığlıkları içinde kutlayanların ilk işlerinden birinin ismimi gazeteden silmek olduğu belli.
Bu büyük hınca rağmen böyle bir yönetim değişikliğini, kendilerini aydınlanmanın timsali olarak gören kişilerin en azından medeni koşullarda gerçekleştirmesi beklenir. Yazımı yayımlamayacaklarını, bundan sonra da bana gazetede yer vermeyeceklerini bu işten sorumlu kimsenin bildirmesi asgari medeni davranış gereğidir. Yönetim değişikliğinin ardından benim zaten gazetede yazmaya devam etme niyetim olmayacağı açıktı. Ama bugün (Pazar öğleden sonra) halen bana kimse senin yazını basmadık, bundan sonra da basmayacağız diye ne telefon etti, ne mesaj gönderdi. İnsanı bu medeni cesaret eksiği düşündürüyor. İçinde boğulduğumuz medeniyet kaybı sadece bir kesime özgü değil maalesef.
Veda yazısı falan yazıp yollamaya ne imkân var bu durumda ne de gerek. Böylece Cumhuriyet’te yayımlanan son yazım toplumsal alt üst oluş dönemlerinde daha fazla su yüzüne çıkan, toplumsal davranışlara hâkim olan hınç, kin ve garezin sonuçlarına işaret ettiğim yazı oldu. Bu hınç ve garezin de küçümsenmeyecek bir medeniyet kaybı yarattığını ilave etmek gerekiyor.”