Siyasal olarak da istikrarsızlığın yapısal nedenleri vardır. Örneğin siyasal temsilin aşırı bölünmüş olması, hiçbir partinin tek başına veya güçlü koalisyonlarla ve yeteri kadar uzun süre ülkeyi yönetememesine yol açar.
Burada da yapısal bir siyasal sorun vardır. Ya da siyasete siyaset dışı güçlü müdahaleler yapılıyordur ve siyasal alan kendi iç dinamiğine hakim değildir. Ya da bir güç odağı anayasal yetkilerin kullanımı açısından bir karmaşa yaratmıştır. 1990’lar Türkiyesi bu açıdan anlamlı bir örnekti.
Yapısal istikrarsızlığın aşılması kapsamlı reformlarla mümkündür. Buna karşılık konjonktürel istikrarsızlık görünüşte sınırlı gibi gözüken bir veya birkaç etmen nedeniyle, kısa vadede iniş ve çıkışların arasının azalması ve öngörme kapasitesinin zayıflamasıdır.
Bugün Türkiye’de bu anlamda en önemli konjonktürel istikrarsızlık nedeni, cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dır. Birçok açıdan bu böyle.