Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Depremden kaçamayacağımıza göre, aslında bundan sonra İstanbul’u depreme nasıl hazırlamamız gerektiğini konuşmalıyız. Çünkü deprem artık bir beka sorunu haline geldi. Çevre Bakanı Kurum’a, “İstanbul kurtulamayacak bir şehir mi? İstanbul depreme hazırlıklı hale getirilemez mi?” diye sordum. Kurum çok net konuştu: “İstanbul toparlanamayacak bir şehir değil. Hep beraber hareket edersek, bir seferberlik ruhuyla çalışırsak, İstanbul’daki riski en aza indirir, İstanbul’u birkaç yıl içinde toparlarız. Biz bu işin üstesinden geliriz.”
6 Şubat’ta asrın felaketini yaşadık. 11 şehrimiz yıkıldı. “10 Türkiye bir araya gelse bunun altından kalkamaz” deniliyordu. Ne oldu? Başarıyoruz. Yeter ki kendimize inanalım. Yeter ki kendimize güvenelim. Yeter ki, seferberlik ruhuyla bu işe başlayalım. Sizi rakamlara boğmak istemiyorum. Ama bazı şeyler rakam vermeden anlatılamıyor. Murat Kurum bu konuda dünyanın sayılı başarılı isimlerinden biri. Deprem bölgesini ayağa kaldırdı. Murat Kurum’a, “İstanbul nasıl ayağa kaldırılır, depreme dayanıklı hale getirilir” diye sordum: “Bakın 6 Şubat depreminden sonra 2.5 yıl içinde 600 bine yakın inşaat fiilen başlamış durumda. 11 ilde 452 bin konutu yıl sonuna kadar teslim edeceğiz. Biz bunu yapabiliyoruz. Bunu yapacak kapasiteye sahibiz. Seferberlik ruhuyla birkaç yılda İstanbul’daki riski de minimize edebiliriz” dedi.
Dikkat ederseniz burada Ekrem İmamoğlu’nun depremle ilgili çalışmalarına değinmedim. Çünkü bu konuda umutsuz vaka. Konser bütçesi, deprem bütçesinden daha fazla olan bir zihniyet ne yapabilir ki? Ekrem İmamoğlu 5 yılda bu sorunu çözerim demişti, 6 yılda 7 bin 39 konut yapmış. İmamoğlu’na bırakılırsa İstanbul’un birkaç asır beklemesi gerekir.