8 Haziran’da koalisyona uyanınca, ”Eski Türkiye” ye gün doğdu.
Türkiye bir yol ayrımına geldi.
IŞİD ve PKK aynı anda harekete geçirildi.
Suruç, Lice, Diyarbakır ve sınırdaki saldırılar meydana geldi.
İşte tam bu aşamada Erdoğan-Davutoğlu liderliğinden, ‘Ezber bozan’ bir hamle geldi.
ABD ile sağlanan İncirlik mutabakatı ve IŞİD’le mücadele stratejik bir tercihti.
Erdoğan-Davutoğlu liderliğinde Türkiye, hızla Batı ittifakındaki rolüne döndü.
Türkiye, bir süredir içte ve dışarıda bir sıkışmışlık içindeydi. Hak etmediği halde ısrarla IŞİD’in hamisi pozisyonuna düşürülmeye çalışıyordu. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ‘Değerli yalnızlık’ olarak nitelendirdi bu süreci. Arap baharı sonrası, Batı’nın, Ortadoğu’da diktatörler ve krallarla iş tutmaya başladı, seçimle gelenlerin darbeyle devrildiği bir süreçte Türkiye, tartışmasız doğru bir duruş sergiledi. Ama bu süreç yıpratıcı oldu. Görüldü ki Türkiyesiz bir Batı ve Batısız bir Türkiye sürdürülebilir değil.