Uzungöl, sadece Karadeniz’in ve ülkemizin değil, dünyanın en güzel cennet köşelerinden biriydi.
Biriydi diyorum, çünkü bu özelliğini, her geçen yıl daha da kaybediyor.
Daha da vahimi, bu gidişatı sadece seyrediyoruz.
Uzungöl’ün kırk yıl önceki halini de bilirim.
Yemek yiyecek, çay içecek, tuvalete gidecek, araba park edecek ve hatta yürüyecek yolu yoktu.
El değmesi kesinlikle gerekiyordu ama yağmalanmasının önüne geçilmeliydi.
Yapıların hiçbiri ruhsatlı değilmiş.
Peki nasıl yapılıyor?..
İmar Barışı’ndan yararlanacaklar mı?
Dahası, devamına izin verilecek mi?
Kış aylarında bir başka güzel ama sokaklar öylesine delik deşik ki yolda yürümek bile mümkün değil.
Ve garip olan, yapılan altyapı! Döşenen borular devasa! Yani görünen o ki, küçülmeye değil, büyümeye yönelik yatırımlar yapılıyor!..