Eksik olmasınlar, ülkemizde vatanperverlik oldukça eşit ve dolgun paylar halinde dağıtılmış bir güzelliktir; öyle olduğu için sadece bu gibi zor günlerde değil; sıradan, ‘lâylâylom’ modundaki âvâre zamanlarda bile ülkemizde daima hazırkıta bekleyen nöbetçi ve kadrolu vatansever odaklar hiç eksik olmaz. Resmi binalardaki yangın köşeleri gibi onlar bize daima kimlerin hain, kimlerin yurtsever oldukları konusunda manyetik pusula gibi doğru yönlendirme bilgileri sunar, vatana karşı aşkımızı ve sadâkatimizi tazelememiz için tatlı sert ikazlar yaparlar.
Hani onlar olmasa, -evet hepimiz vatanseverizdir filan ama-, farkına bile varmadan ihânet sarmallarına kapılıp gitmemiz işten bile değildir. Vatanseverlik, büyüklere karşı irdelenmez ve sorgulanmaz bir hürmeti gerektirir ve işin püff noktası burasıdır. Memleket büyüklerine huzur-u kalb ile tam bir imân ve itminân. Onlar yanlış yapmazlar ve yanlış gibi görünen saçma kararlarında bile eğer yeterince aranırsa derin hikmetler ve esaslı faideler vardır.
Bir vatansever fazla soru sormaz, fazla meraklı davranmaz, öyle ‘demokratik haklarım felan fıstık’ diye ortaya döküp burnunu üstüne vazife olmayan şeylere sokmaz. Düdük çalınıp kösler vurulduğunda her çeri, atını ve pusatını hazırlayıp büyüklerden gelecek direktiflere kulak kesilir. Vatan mevzubahs olunca eskiden söylenmiş kötü sözler, beddualar, kargışlar ve hatta hakaretler bile geçersizleşir. Saraydan davet mi var? Aşk ü şevk ile, inançla, iftiharla, kalbi yüksek vatanperverlik hisleriyle kıpır kıpır ve koşar adım davete icabet edilir. Bilgi mi verilecek? Kemâl-i tâzim ve hürmet ile o bilgi alınır, öpülür, koklanır ve muşamba beze sarılarak muska şeklinde muhafaza edilir.