45 günlük süreyi boşverin. Seçimler yapılalı 75 günden fazla zaman geçti ve Türkiye hâlâ vekâletini 2011’de almış şaibeli bir heyetin idaresi altındadır. Seçimlere yine bu ekibin kefâleti (!) altında gireceğiz.
Belli başlı iki politik aktör, kendilerinden umulmayan manevralara girerek bu gülünç tablonun başlıca müsebbibidir.
İlk MHP’dir (…) Külliyesindeki yalnız adamla, çözüm masasının tekmelenmesi konusunda amaç birliğine giren MHP, erken seçimin payandası oldu.
İkincisi PKK’dır. PKK, kendisiyle uzvi ilişki içinde bulunan HDP’nin seçimde gösterdiği demokratik başarıyı -Kandil’e yağan bombalardan daha tehlikeli saydığı için olsa gerek- sarayın çözümsüzlük oyununa ânında, canla başla katılarak memleketi birkaç günde kan çanağına çevirdi.
HDP ise PKK’nın çatışmacı siyasetiyle arasına mesafe koymakta geciktiği ve Kandil’in dümen suyunda yalpaladığı için, tarihin altın tepsi içinde sunduğu fırsatı yanlış kullandı. Barıştan yana bütün Türklerin ve Kürtlerin partisi olma şansını tepti.
Eğer MHP ve PKK, çözümsüzlük oyunundan uzakta durmayı seçerek sistemin demokratik prensipler içinde çözüm üretmesini desteklemiş olsalardı saray bugün, Beşevler noterliği mevkiinde kalacak, oyun kuruculuk fırsatını asla ele geçiremeyecekti.
Türkiye’nin mâkus talihi: Varlığını çatışma ve çözümsüzlüğe bağlamış iki siyasi odağın, daha doğrusu örsle çekicin arasında duruyor.