İş dünyası ve finans kuruluşlarına göre, bir özel şirkete yönelik devlet müdahalesinin suç teşkil edebilmesi için sıranın kendilerine gelmesi gerekiyor!..
Bank Asya yönetimine, Türkiye’nin gözü önünde el konulurken iş dünyası suskundu; kezâ İpek Medya ve Koza şirketlerine –saklı gizli değil, canlı yayında- kayyım atanıp çöküldüğünde de kimseden ses çıkmadı. Yetmedi, Samanyolu Grubu kanalları ve radyoları, bağıra çağıra Türksat uydusundan çıkarıldı; yetmedi Kaynak Grubu’nun şirketleri kayyuma devredildi.
Kimsenin ses çıkarmaması, haksızlığın onaylandığı anlamına gelmez. Eğer ‘devlet gücüyle finans kuruluşlarına çökmek ve özel şirketleri zarara uğratmak’ diye bir suç türü varsa (ki var bizim ticaret hukukumuzda), hukuk kitaplarına örnek olay diye bu tarz müsadere hikâyelerini koymak kâfi.
Bank Asya’ya, Koza-İpek’e, Kaynak’a (…) operasyonlar, şirketler kötü yönetildiği için yapılmadı; bilakis iyi yönetiliyorlardı ve kârdaydılar! Amaç ekonomik değildi, politik bile değildi, sadece aleni bir infazla çevreye korku salmaktı, yani intikam.
Başdanışman boş konuşuyor gibi görünse de, iş dünyasında arzulanan ürpertiyi elde etmiş görünüyor. Bir iki garip cümle sarfıyla onca çevreyi marpuç görmüş kurbağalar gibi susturmak az-buz iş değildir.
Hey kapitalistler, paralarınızdan başka kaybedecek neyiniz kaldı yahu?