Batmakta olan bir geminin hiç batmayacağını sanıp hayatlarına olduğu gibi devam eden insanlar için Titanik sendromu tabiri kullanılıyor.
Bir ülke düşünün… Sahillerine ölüler vuruyor. Ülkenin doğusunda ne olup bittiğini bilmiyoruz. En kötüsü “ölüm haberleri” kanıksanmış. Trafik kazalarında insanlar gruplar halinde aileler halinde ölüyor. Sınır dışı edilecek bebek uçakta ölüyor.
Bütün bunlardan daha kötüsü artık ülkenin şurasında yaşayanın öbür tarafında yaşayandan haberi yok. Filan görüştekilerin falan görüştekilerin acılarını hissetme uzvu kanser olmuş.
Ve belki de bunlardan da garip olanı insanlar hayatlarına hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor.
Komşu ülkelerle ticaret bazı yerlerde yarı yarıya azalmış. Kimi komşu ülkelerle artık sorunlar günlük laf dalaşı haline gelmiş durumda. Üzerinde bulunduğumuz coğrafya bir heyelanda olduğu gibi parça parça dökülerek daralıyor…
Siyasetin sorunları nispeten kolaydır. Asıl sorun toplumsal olandır. Türkiye’nin şimdiki en büyük sorunu da siyaset değil toplumun bütün bu dehşetli olup bitenlere rağmen Titanik sendromu ile “nasıl olsa bir şey olmaz” diyerek tepkisizliğidir.
Bütün bunlara bakınca insan “sorunun kaynağı ve kendisi toplum” diyor.
Sanırım Türkiye’de ve İslam dünyasında asıl sorunun bu olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.