
İklim krizinin etkilerini azaltmaya yönelik adımlar sayesinde bizim ve gezegenimiz için çok daha serin ve aydınlık bir gelecek inşa etmek mümkün. O halde siz de sürdürülebilir yaşam trendlerine ayak uydurun, geleceğe birlikte adım atalım.

Geride bıraktığımız temmuz ayının dünyada şimdiye kadar ki en sıcak temmuz olması, kabul edelim ki hepimizi endişelendirdi. Kendimizi, yaşam şartlarımızı gözden geçirmemiz için yeni bir kapı aralanıyor olabilir, ne dersiniz?
Paris Anlaşması gibi uluslararası iklim krizi anlaşmaları çerçevesinde çoğu ülke ve kuruluş tarafından benimsenen net sıfır karbon hedefi, insan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının 2050’ye kadar çeşitli yollarla sıfırlanması anlamına geliyor. Küresel sıcaklık artışını sınırlamak ve iklim kriziyle mücadele etmek için belirlenen 2050 hedefine bu kadar az bir süre kalmışken, sürdürülebilir yaşam kavramını hayatımıza uyarlamak için bir an önce harekete geçmeliyiz.
Çünkü eğer harekete geçmez ve kaynakları tüketerek devam edersek, Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) Küresel Riskler 2022 Raporu’na göre, dünyayı 10 yılda bekleyen aşırı hava koşulları, biyoçeşitliliğin kaybolması, yaşam için gerekli koşulları elde etmeye ilişkin krizler, doğal kaynak krizleri gibi sorunlarla çok daha fazla mücadele etmemiz gerekebilir. Bu krizlerle hiç karşılaşmamak, en azından etkilerini azaltmak içinse sürdürülebilirlik hareketlerini desteklemeli, büyük küçük demeden adımlar atmalı hatta bunları sıklaştırmalıyız.
Peki, daha sürdürülebilir bir yaşam için 2023’te neler ön plana çıkıyor? 2023’ün sürdürülebilir yaşam trendleri neler?
Ağaçlandırıyoruz, gölgesinde dinleniyoruz
Ağaçlar, fotosentez yoluyla atmosferdeki karbondioksiti emip oksijen üretir. Bu süreç sayesinde karbon, ağaçlarda ve toprakta depolanır ve salımın önüne geçilir. Hatta, 1.000 metrekarelik ağaçlık alanın emdiği karbon miktarı, 10 bin kilometre araç kullanımında yayılan miktara eşit.
Geçen yazdan itibaren iklim krizinin etkilerini çok daha fazla hissediyoruz. Bu nedenle, Avrupa Birliği önümüzdeki sekiz sene içerisinde 3 milyar daha ağaç dikmeyi planladığını açıkladı. Ağaçların tahrip edilmesi, biyoçeşitliliği ve ekosistem sağlığını da bozuyor!
Ağaçlar birçok bitki ve hayvan türü için yaşam alanı. Biyoçeşitlilikteki herhangi bir azalma, ekosistemlerin varlığını tehlikeye sokuyor. Bu nedenle, hayatın devamlılığında büyük rol oynayan biyoçeşitliliğin korunması için de ağaçlandırma şart görünüyor.
2023’ün sürdürülebilir yaşam trendlerinden ilkine ağaçlandırma diyebiliriz! Bu doğrultuda bireysel ya da toplumsal, ağaçlandırma projeleri ve ormancılık uygulamalarının desteklenmesi, teşvik edilmesi, herhangi bir tahribatın önüne geçmek üzere mücadele edilmesi en önemli noktalar arasında yer alıyor.
Benzinli ve dizel araçlardan inin, elektrikli ve hibrit araçlara binin
Pandemi sürecinde herkes evdeyken ve ulaşım oldukça kısıtlıyken havadaki karbon miktarının azaldığına hepimiz tanık olduk. Bu durum, bireysel olarak ulaşım tercihlerimizi yeniden gözden geçirmemize neden olurken otomobil markalarını da değişime zorladı. Üstelik devletler ve çevre kuruluşları da çevre kirliliğinin azaltılması için adımlar atmaya başladı. 2035 yılında benzinli ve dizel araçların satışının yasaklanacak olması, elektrikli araç üretimi ve bu araçların piyasaya sürülme hızını artırdı. Hatta öyle ki, Türkiye’de 2023’ün ilk çeyreğinde bir önceki yıla kıyasla elektrikli araç satışlarında yüzde 251’lik bir artış oldu. Bu veri de aslında elektrikli araç kullanımına geçişin 2023’ün sürdürülebilir yaşam trendlerinden biri olduğunu açıkça gözler önüne seriyor. Elektrikli ve hibrit araçlar için sağlanan finansman seçenekleri de bu geçişi kolaylaştırıyor.
Raflarda yeşil ürün görmek istiyoruz
Çevresel etkileri daha az olan ya da çevreye daha az zarar veren, sürdürülebilir üretim ve tüketim göz önünde bulundurularak üretilen ürünlere “Yeşil ürün” diyoruz. Yeşil ürünler, doğal kaynakları korurken kaynak tüketimini de azaltmayı, enerji verimini artırmayı, sera gazı emisyonlarını düşürerek kişilerin ve kuruluşların karbon ayak izini azaltmayı hedefliyor. Sürdürülebilir yaşama adım atmak isteyen kullanıcılar ise öncelikli olarak tercihlerini gözden geçiriyor. Modadan güzellik sektörüne kadar, bireyler artık daha uzun ömürlü, çevre dostu ürün seçenekleri görmek ve satın almak istiyor. Çevre dostu kumaşlar, doğal içerikli ürünler, su ayak izini azaltan üretim seçeneklerini tercih eden markaların ön plana çıktığı gibi ikinci ele ve dönüştürülebilen ürünlerin kullanımına da rağbet artıyor. Eğer 2023 ve sonrasında markalar hayatta kalmak istiyorsa sürdürülebilirlik hakkında daha fazla araştırma yapmak, kullanıcılara karşı daha şeffaf olmak zorunda kalacak diyebiliriz.
Yenilenebilir temiz enerji için rota oluşturuldu
Güneş, rüzgar, jeotermal ve biyokütle… Enerjisi hiç tükenmeyecek kaynaklar yerine fosil yakıtlar gibi sınırlı, çevreye zararlı ve dışa bağımlılığı artıran bir seçeneği tercih etmek, aslında çok da akıl kârı gibi durmuyor değil mi?
Hava kirliliğinin artması, iklim krizi gibi sorunların yanı sıra maalesef Rusya-Ukrayna arasında başlayan savaş ve sonucunda ortaya çıkan enerji krizi, direksiyonu kırıp yeni rota oluşturmak için zemin hazırladı. Artık ülkeler doğal kaynakları enerjiye dönüştürüp temiz enerji üretmek için büyük adımlar atıyor. Evlerden fabrikalara kadar enerji tercihinin yenilenebilir, temiz enerji ile büyük ölçüde değişeceği, önem kazanacağı düşünceleri 2023 yılında kaçınılmaz hale geldi.
Doğal, organik, ilaçsız… Çocukluğumuzdaki gibi sulu sulu meyve ve sebzeler
Sulu sulu domatesler, mis kokulu çilekler, yemyeşil marullar… Artık hepimiz eskiden yediğimiz mahsullerin tadını arar, sorgular olduk. Bu sorgulama, sürdürülebilir tarım hareketini 2023’ün sürdürülebilir yaşam trendleri arasına ekledi. 2023’te bireyler artık mevsimsel, daha fazla bitki bazlı ve ilaçsız beslenmenin ne demek olduğunun farkında. Talep, hem insan hem toprak sağlığını korumak üzerine evrilirken sürdürülebilir tarım uygulamaları, bu uygulamaların etiketlere yansıması da çok daha önemli hale geldi. Yani artık hızlı üretim değil, topraktan insana ulaşana kadar olan süreçte sürdürülebilir olmak çok daha revaçta!
Ya evden çalışma ya yeşil ofis
Pandemide ortaya çıkan evden çalışma sistemi sayesinde yollara çıkmayan araçlar, karbon salınımının azalmasında büyük rol oynadı. Pandemi sonrasında bu öğretiden yola çıkan şirketler, ya evden çalışma ya da hibrit çalışma modelini benimsedi. Değişen dünyaya ayak uyduran ve çalışanlarının taleplerini göz önünde bulunduran şirketler enerji tüketimlerini azaltırken, ulaşım maliyetlerinde de küçülmeye gitti. Çoğu şirket 2023’te de uzaktan ya da hibrit çalışmaya devam ederken ofise dönmeyi düşünen şirketler ise sürdürülebilir, yeşil ofis uygulamalarını benimsemeye yöneliyor.
Çevresel sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde tasarlanmış, enerji ve kaynakları daha verimli kullanarak çevre etkilerini azaltmayı amaçlayan yeşil ofisler, aynı zamanda enerji ve maliyet tasarrufu da sağlıyor. Yeşil ofisler sayesinde çevre dostu bir çalışma ortamı sağlanırken, maliyetler düşürülerek kârlılık da sağlanmış oluyor. Pandemi sonrası bu zorlayıcı iki seçenek hepimizin aklının bir köşesinde dursa da sürdürülebilir çalışma düzeni ve ortamı 2023 sürdürülebilir yaşam trendleri arasında çoktan yerini aldı bile!
Sürdürülebilir yaşam için bireysel ve toplumsal olarak yapılabilecek çok fazla şey var. Unutmayın, bugün ayak uydurduğunuz bir trend gezegenimizi kurtarmak için kahramanca bir adım olabilir.