“Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz” – Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan (14 Temmuz 1996).
31 Mart 2019 yerel seçimlerinden sonra yazdığım yazıda Erdoğan’ın yukarıdaki sözünü hatırlatıp“Demokrasi tramvayına hiç binmediler”demiştim. Bugün oradan hareketle bir durum tespiti yapacağım.
2020’de görüntü şudur:
Barolar “Çoklu Baro Sistemi” ile bölünerek yandaşlığa zorlanıyor. Demokratik tepki göstermek isteyen avukatlara polis müdahalesi ile biber gazı sıkılıyor, baro başkanları yerlerde sürükleniyor.
Gerçekleri haberleştiren bağımsız medya üzerinde tarihin en ağır baskıları uygulanarak gazeteciler susturulmaya çalışılıyor, hapse atılıyor.
Kadınları korumak ve şiddetle mücadele için imzalanan İstanbul Sözleşmesi’ne saldırılıyor.
Türkiye’de birçok kesimin sesini duyurduğu tek mecra olan sosyal medya zapturapt altına alınmak isteniyor.
Silah kullanma dahil geniş yetkiler verilen bekçiler aracılığı ile toplum üzerinde yeni bir tehdit oluşturuluyor.
LGBTİ’lere yönelik nefret söylemleri pompalanarak bu kesim hedef haline getiriliyor.