AKP ve MHP’nin üzerinde uzlaştığı 17 maddelik Meclis içtüzüğü teklifinde ‘Yemin etmeyen, etmekten imtina eden milletvekili, milletvekili olmanın getirdiği haklardan yararlanamayacak’ denmesiyle ismi yeniden gündeme gelen HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana, Meclis Başkanı İsmail Kahraman’a bir yazı gönderdi.
1 Ksım seçimlerinden sonra ‘Türk milleti’ yerine ‘Türkiye milleti’ ifadesini kullanan HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana’nın milletvekilliği yemini kabul edilmemişti.
AKP’li Meclis Başkan Vekili Ahmet Aydın, haziran ayında Zana’ya Meclis’te mazeretsiz olarak katılmadığı birleşimlerin cetvellerini gönderildi.
Zana’nın bugüne kadar 212 birleşime katılmadığı hatırlatılan yazıda, “Geçerli yemin etmeyerek görevinizde başlamadığınız için Türkiye Büyük Millet Meclis Genel Kuruluna 17.11. 2015 -31. 12. 2016 tarihleri arasında mazeretsiz katılmadığınız günler aşağıdaki cetvelde gösterilmiştir. İçtüzüğün 152’nci maddesi uyarınca cetvele 7 gün içinde yazı ile itiraz edilebilir” dendi.
Tekçi, totaliter ifadeler
Meclis Başkanı İsmail Kahraman’a bir yazıyla yanıt veren Zana, ettiği yeminin başkanlıkça kabul edilmediğini, bu yüzden de yasama faaliyetlerine katılamadığını kaydetti.
Yemin metninin darbe anayasasından kalma olduğunu söyleyen Zana, şöyle devam etti: “Darbe anayasasının bazı maddeleri defalarca değiştirilmesine rağmen yemin metni varlığını devam ettirmektedir. Yemin metninin siyasal felsefesindeki tekçi, otoriter ve totaliter ifadeler, metinde geçen ‘egemenliğin millete ait olması’, ‘hukukun üstünlüğü’, ‘demokratik Cumhuriyet’, ‘herkesin insan hakları ve temel hürriyetleri’ gibi temel değerlerle taban tabana zıttır. Türkiye toplumun özünü oluşturan çoğulculuğunu, çok renkliliğini, çok sesliliğini yok sayan, inkar eden, bu anlamda toplumsal doğanın yasalarını bile inkar eden bir metindir.”
Darbe heveslilerini cesaretlendirir
Yemin metninin her seçimin ardından gündeme geldiğini vurgulayan Zana, “Geçen 35 yıl boyunca metnin değiştirilmemiş olması, TBMM’de bile darbe ruhunun meşru kabul edilebileceğine işaret etmektedir. Bu durum, 15 Temmuz sonrası darbeye ve darbe heveslilerine karşı TBMM’de gösterilen kararlı mücadelenin, 1980 darbecilerine karşı gösterilmemiş olduğunu da bizlere göstermektedir. Darbe anayasasının, iç tüzüğünün, yemin metninin hala varlığını devam ettiriyor olması, 15 Temmuz’da olduğu gibi darbe heveslilerini cesaretlendirmeye devam edecektir” diyerek, AKP’nin ‘darbe karşıtı’ tavrını hatırlattı.
7 Haziran’da kabul edilmişti
HDP’li vekil, kendisinin 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası aynı biçimde yaptığı yeminin başkanlıkça kabul edilmesine rağmen, altı ay sonra geçersiz sayıldığını hatırlatarak şunları söyledi: “Tekçilik ifadesi olarak Türk kelimesini Türkiye ile değiştirmemin nedeni, Yemin metninin çoğulculuğu reddeden anlayışına, toplumun bize yüklediği siyasi sorumlulukla bir rettir. Toplumun sesini, rengini, çoğulculuğunu kabul etmeyen bir metni, içeriğindeki darbeci unsurlarla birlikte kabul etmem mümkün değildir. Bu tavır, toplumun siyasiler olarak bizlerden beklediği onurlu duruşun bir gereğidir. İnancım odur ki, bu ya da benzer tavırlar TBMM’nin topluma güvenen tüm üyelerince gösterilmelidir.”
Meclis’in meşruiyetine gölge
Zana, inanmadan yemin etmenin hiçbir dinde ve ahlakta yeri olmadığını belirterek yazısını şöyle noktaladı: “Milletvekillerine dayatılan Yemin metni, o yemin metninin her satırına sinmiş haliyle eski Türkiye’nin eseridir. Vatandaşına saygı duymayan, seçilmişlerini terbiye edeceğini sanan üniformalı zihniyetin eseri olan Yemin metni, aynı darbecilerin anayasasını parça parça değiştiren, tümünü yenilemek için siyasi uzlaşma arayan Meclis tarafından değiştirilmelidir.
1876 tarihinde temelleri atılan Meclis’in 15 Temmuz’da darbeciler tarafından bombalanmış olması bile, darbeci mantığın siyasete, seçilmişlere, demokrasiye saygı duymadığını bir kez daha ispatlamıştır. Hal böyle iken Meclis’in darbecilerin eseri olan bir Yemin Metni’nde ısrarcı olması, kendi meşruiyetini gölgelemektedir.
1. Dünya savaşından sonra işgalcilerin baskısıyla kapatılan Meclis-i Mebusan’ın 12 gün sonra Ankara’da ‘Büyük Millet Meclisi’ olarak açılması Meclis iradesinin tarihi önemini göstermektedir. Yeni açılan Meclis’te İstanbul’dan Ankara’ya gidemeyen vekillerin üyeliklerinin düşürülmesi önerisinin ‘onlar milletin oyu ile seçildi’ diye reddedilmesi ise meşruiyet fikrinin köklü geçmişini ifade etmektedir.
‘Egemenlik Kayıtsız ve Şartsız Milletindir’ ifadesinde kendini bulan TBMM, Türkiye toplumu için hem gelenek hem gelecektir. Her darbe döneminde askerler tarafından kuşatılan, 1980 darbesinde tamamen kapatılan, 15 Temmuz’da darbeciler tarafından bombalanan Meclisimiz tarihi boyunca zoru, baskıyı darbecilerden ve darbe meraklılarından görmüştür.
Kasım 2015 yılında yapılan seçimlerde Ağrı Milletvekili olarak seçilen şahsım, mazbatamı almama rağmen, darbecilerin dayattığı bir yemin metni, eski Türkiye’nin savunucularının Türkiye kelimesine itirazları nedeniyle TBMM Yasama faaliyetlerine katılamamaktayım.”