Cezanın caydırıcılığı ilkesinden çok uzaklaşmadan, bazı kriterler gözetilerek mahkum insanlara hayata katılma fırsatı verilmesi, bazı sakıncalar içermesine rağmen düşünülebilir.
1974 affında devlete karşı işlenen suçlar da af kapsamındaydı.
Devletin, şahıslara karşı işlenen suçları affetmeye hakkı olmadığı düşüncesi belki de o yıllarda zihnimde yer etmiştir.
Bu çerçeveden bakıldığında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MHP’nin af teklifi gündeme geldiği günlerde “Eğer bir af devlete karşı işleniyorsa devletin bunu af yetkisi olabilir. Fakat şahıslara karşı işleniyorsa bunun af yetkisi devlette değildir. Ancak bunu affedecek merci o şahısların, mazlum, mağdur insanların ta kendisidir” şeklindeki açıklaması tutarlıdır.
Sonradan, Ak Parti ile MHP çalıştı.
Adına infaz kanunu düzenlemesi dediler.
Cinsel suçlar, uyuşturucu, kadına şiddet gibi suçlar muhalefetin ve vatandaşın itirazları dikkate alınarak kapsam dışı bırakıldı.
Devlete karşı işlenen suçlar, düşünce suçları dahil, bildiğim kadarıyla tartışma konusu bile olmadı.
Burada bir çelişki görülebilir mi?
Görülebilir. Nitekim görülüyor.