Osmanlı durdurulunca, Osmanlıcılık da, tabii olarak bitti. Cumhuriyet, Meşrutiyetlerin en güçlü ve köklü akımı İslâmcılığı tasfiye etti.
Laik Türkiye, toplumun İslâmî ruh köklerini, hafızasını, birikimini sıfırlama aymazlığı gösterdi.
Bu, Türkiye’nin tehlikeli sularda yüzmeye kalkışması ve kendi kuyusunu kazması demekti.
Türkiye, ruh köklerini yitiriyor, böylelikle varoluşsal intiharın eşliğine sürükleniyordu…
Oysa bu toplumun varlık nedeni İslâm’dı.
Bu toplumun tarih yapmasını, tarihin akışını değiştiren bir yolculuğa soyunmasını mümkün kılan yegâne münbit kaynak İslâm’dı.
Türkiye’nin, hem ülkemizin hem de coğrafyamızın önünü açabilecek uzun soluklu bir medeniyet yolculuğuna soyunabilmesi, fikir, oluş ve varoluş çilesi çeken, bu dünyada yaşayan ama bu dünyayı yaşamayan, çağrısı çağını kuracak İslâmî entelektüel omurgayı harekete geçirebilmesinden geçer.