KEMAL GÖKTAŞ
kemalgoktas@diken.com.tr
@kemalgoktas
Yüksek Seçim Kurulu’nun, İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin iptaline ilişkin gerekçeli kararı, izlediği hukuksal yöntem ve yaptığı değerlendirmeler ile hukuk tarihindeki müstesna yerini aldı.
YSK’nın kısa kararın verildiği 6 Mayıs’tan 16 gün sonra açıklanan gerekçeli kararı 255 sayfadan oluşuyor. Bu haliyle dolu dolu hukuksal değerlendirmelerin yapıldığı bir metin olduğu izlenimi verilmeye çalışıldığı anlaşılıyor. Oysa gerekçeli kararın sadece 10 sayfası yedi üyenin iptal gerekçelerinden ibaret. 39 sayfada dört üyenin karşı oy yazıları ve 206 sayfada ise AKP’nin dilekçesinin özeti ve ilçe seçim kurullarından gelen listeler yer alıyor.
754 sandıkta 212 bin oy
YSK’nın yedi üyesinin gerekçeli kararda dayandıkları temel argüman şöyle özetlenebilir:
754 sandıkta sandık kurulu başkanları, yasaya aykırı biçimde kamu görevlisi olmayan kişiler arasından belirlendi. 754 sandıkta oy kullanan seçmen sayısı 212 bin 276 oldu. CHP ve AKP arasındaki fark da 13 bin 729 olduğu için bu durum ‘sonuca müessir’ görüldü ve seçim iptal edildi.
Bu gerekçeye rağmen YSK kararında sandık kurulları başkanlarının kamu görevlisi olmamasının sonuca müessir olduğuna ilişkin tek bir kanıt gösterilmedi. Kararda, iptale gerekçe gösterilen 754 sandıkta kullanılan 212 bin 276 oyun dağılımına ilişkin bir bilgi dahi yer almadı.
YSK kararında bu sandıklarda AKP ve diğer partilerin müşahitlerinin tek bir itirazlarının olmadığı gerçeği de yok sayıldı. Yani YSK sandık sonucunu etkilediğine ilişkin tek bir kanıtın olmadığı bir yasaya aykırılığı iptal gerekçesi yaptı.
Üstelik, sandık kurullarının oluşumuna ilişkin usulsüzlüklerin, süresi içinde itiraz edilmedikçe iptal gerekçesi olamayacağına ilişkin YSK’nın 1970’lerden bu yana verdiği emsal kararlar da yok sayıldı.
Kısa karara aykırı gerekçe
YSK, kısa kararında sadece sandık kurullarının kanuna aykırı oluşturulmasını gerekçe göstermişti. Ancak kısa kararın hüküm sayılması ve gerekçeli kararın da kısa kararla uyumlu olması gerekmesine rağmen gerekçeli kararda buna ek olarak 18 sandıkta sayım döküm cetveli bulunmaması, 90 sandıkta sayım döküm cetvellerinde sandık kurulu üyelerinin imzasının bulunmaması, ölen seçmenin yerine 6,tutuklu ve hükümlülerin yerine 99 ve 601 kısıtlı seçmenin oy kullanmasını da iptal gerekçeleri arasında saydı.
Böylece YSK, gerekçeye, kısa kararda, yani hükümde olmayan konuları da alarak hukukun bu temel ilkesini de çiğnemiş oldu.
85 binde 1 ihtimale iptal
Karşı oy yazan YSK üyesi Yunus Aykın, karardaki absürtlüğü şöyle ifade etti:
“Oy kullandığı işaretlenen ölü, hükümlü, tutuklu seçmenler ile kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanları eşleşmesi yapıldığında 754 sandığın sadece 3 tanesinde tutuklu, hükümlü ve ölü seçmen yerine toplamda her birinde 1 oy olmak üzere 3 oy kullanılmış görüldüğü anlaşılmıştır. İstanbul ilindeki oy kullanan seçmen sayısının 8.865.072 olduğu göz önüne alındığında seksenbeşbindebir (85 binde 1) oranına tekabül eden ve seçim sonucuna tesir etmeyen bu sayıdan hareketle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçimlerinde usulsüzlük yapıldığını söylemek mümkün değildir.”
AKP’nin ‘hatasını’ YSK kapattı; 24 Haziran iptalden kurtuldu
YSK kararında dikkat çeken bir nokta da AKP’nin dilekçesinde “tam kanunsuzluk” gerekçesiyle iptal talep etmesine rağmen YSK’nın ‘olağanüstü itiraz’ yolunu öngören kanun maddesini esas alması oldu. Böylece ilçe belediyeleri ile 24 Haziran’daki seçim sonucunun iptal edilmesi olasılığı bertaraf edilmeye çalışıldı. Nitekim, sandık kurullarının başkan ve bir üyesinin kamu görevlisi olmasını düzenleyen kanun değişikliğinin 13/03/2018 tarihinde yürürlüğe girdiği belirtilen gerekçede “Bu tarihten onra Türkiye’de iki seçim yapılmıştır. Bunlardan ilki 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimidir. Bu seçim sonucunda sandık kurulu başkanlarının kanuna aykırı belirlendiği yolunda bir itiraz intikal etmediğinden, Kurulumuzca bu konuda bir değerlendirme yapılmamıştır” denildi. YSK, tam kanunsuzluk deseydi, Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin sandık kurulu usulsüzlüğünü de re’sen inceleyerek gerekirse iptal kararı verme yükümlülüğü altında olacaktı.
Emsal kararı yok sayma taktiği
CHP ve İyi Parti, YSK’nın 20 Nisan 2019’da Bursa’nın Kemalpaşa ilçesine ilişkin verdiği kararda “sandık kurullarının 2 Mart 2019 tarihinde kesinleştiğine” hükmettiğini belirterek bu kararın AKP’nin başvurusunun reddedilmesi gerektiğini gösteren önemli bir emsal olduğunu savunuyordu.
YSK’nın 7 üyesi ise Kemalpaşa kararını değerlendirirken, eşi görülmemiş bir yönteme imza attı. 7 üye emsal gösterilen karara atıf yapmak yerine ‘karara ait dosyayı incelediklerini’ belirtterek kendi kararlarına yeni bir yorum getirdiler. Gerekçede “Her ne kadar ilgili kararın gerekçesinde sandık kurullarının 2 Mart 2019 tarihinde kesinleştiği belirtilmiş ise de, iddialar doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda, sandık kurulu başkanlarının belirlenmesinde tam kanunsuzluk iddiasına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Diğer bir ifadeyle yukarıdaki dosyadaki itirazın şekli ve görevlendirilenlerin niteliği dikkate alındığında emsal teşkil etmediği görülmektedir” ifadelerini kullandı. Yani emsal gösterilen bir kararı incelemek yerine o dosyayı yeniden inceleyen YSK üyeleri, dosyanın içeriğinden istanbul seçimlerinin iptaline uygun yeni bir yorum yaptılar.
Seçmen iradesi yok sayıldı
YSK, 16 Nisan 2017’de yapılan Anayasa referandumunda mühürsüz oy pusulalarını geçerli hale getiren kararına karşı yapılan itirazda, mühürsüz oy pusulaları kullanılmasının seçmene yüklenemeyeceğini belirtmiş ve ‘seçmen iradesine’ vurgu yapmıştı. Kararda ‘oy pusulalarına mühür vurulmamasının seçmenin kusuru olmadan gerçekleştiği, seçmenin iradesinin tam bir şekilde sandığa yansıması için söz konusu oy pusulalarının ve zarfların geçerli olması gerektiği‘ne karar verilmişti. Üstelik bu yorum, o tarihte yürürlükte olan kanuna açıkça aykırıydı, nitekim AKP daha sonra mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılmasına ilişkin kanun değişikliği yaparak bu durumu kabul etmiş oldu.
Mühürsüz oy pusulalarını geçerli sayan YSK, seçmen iradesine vurgu yaparken İstanbul seçimlerinde seçmenin hiçbir şekilde dahil olmadığı “sandık kurullarının belirlenmesi” gerekçesiyle iptal kararı verildi. Karşı oy yazan üyelerin de belirttiği gibi “seçmen iradesi yok sayıldı.”
Gerekçeli karardan çıkan tek sonuç da bu oldu: AKP’nin seçim sonuçlarını tanımayan itirazı ve YSK kararıyla seçmenin iradesi yok sayıldı, oyu çalındı.