Türkiye’deki hukuk öyle bir hale geldi ki bir Selefi cemaat lideri bile mahkemelere lafta hak, hukuk, insan hakları gibi Avrupalı kavramlar kullanıp, uygulamada muhaliflere Doğu despotluğu uyguluyorsunuz diyor.
Herhalde Cüppeli Ahmet’in de masumiyet karinesi, adil yargılanma hakkı gibi evrensel hukuk normları pek umurunda değildir.
Özellikle de İslami akidelere aykırı bulduğu Selefi grupların tasfiyesi gibi daha büyük ‘hak’ bir dava söz konusu iken adaleti gözetmenin ne önemi olabilir ki!
Hele de zemin ve iklim şartları jurnalcilik için bu kadar müsait iken bu fırsatı kim kaçırmak ister!
Bu büyük fırsat penceresinin sadece Cüppeli Hoca değil, Rıdvan hoca bile farkında.
Rakip futbol yorumcularını eski tweetleri üzerinden FETÖ’cü, Cumhurbaşkanımıza hakaret ettiler diye ihbar ettiği televizyon yayını devrin iyi bir özetiydi.
Siyasette uzun bir süredir var olan jurnalcilik virüsü dinden, futbola kadar yayılıyor.
İktidar tek elde toplandıkça, sadece bir kişiyi ikna ederek her şeyi yapmak mümkün oldukça da bu virüsün yayılmasını durdurmak mümkün değil.
Toplumların içini çürüten, güvensizliği artıran, şahsiyetleri öldüren bir virüs jurnalcilik.