‘Yeni sistem’in ilk Milli Güvenlik Kurulu’nun ardından açıklanan bildiride, ABD tarafından Türkiye’ye karşı kullanılan tehdit dilinin ilişkilerine saygısızlık olduğu ve asla kabul edilemeyeceği belirtildi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Millli Güvenlik Kurulu beş buçuk saat sürdü.
MGK’da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, MİT Başkanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya ile kuvvet komutanları yer aldı.
MGK toplantısının ardından yayınlanan bildiri yedi maddeden oluştu:
* Ülkemizin güvenliğini yakından ilgilendiren önemli iç ve dış gelişmeler, bütün yönleriyle ele alınmış; başta FETÖ/PDY, PKK/PYD-YPG ve DEAŞ olmak üzere, millî birliğimizi tehdit eden tüm terör örgütlerine karşı yurt içinde ve yurt dışında icra edilen operasyonlar hakkında Kurul’a bilgi arz edilmiş, mücadeleye aynı azim ve kararlılıkla devam edileceği vurgulanmıştır.
* 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan cumhurbaşkanı seçimi ve 27. dönem milletvekili genel seçiminin, yurt bütününde huzur ve güven ortamı içinde geçmesinden duyulan memnuniyet dile getirilmiş; ülkemizin millî güvenlik hassasiyetlerinin yeni dönemde de aynı şekilde devam edeceği belirtilmiştir.
* Terör örgütleri arasında ayrım yapmadan kararlılıkla mücadele eden Türkiye’nin yaklaşımının uluslararası toplumdan da beklendiği kaydedilerek, bazı ülkelerin terörle mücadelede çifte standart niteliği taşıyan uygulamalarının kabul edilemez olduğu ifade edilmiştir. Terörle mücadelede bilgi paylaşımının önemine vurgu yapılarak Türkiye’nin terör örgütleri ile ilgili yaklaşımı çerçevesindeki bilgi ve birikimini dünyadaki tüm devletlerle paylaşmayı sürdüreceğinin altı çizilmiştir.
* ABD’nin; ülkemizin her türlü sorumluluğunu yerine getirdiği savunma sanayii projelerini, milletlerarası antlaşmalara aykırı şartlara bağlayan kararının ve açıklamalarının, iki ülke arasındaki stratejik ortaklığa ve güven ilişkisine telafisi mümkün olmayan zararlar vereceği vurgulanmıştır. ABD tarafından ülkemize karşı kullanılan tehdit dilinin ittifak ilişkilerine saygısızlık olduğu ve asla kabul edilemeyeceği belirtilmiştir. Türkiye’nin gerek ikili ilişkileri, gerekse ittifaklar çerçevesindeki tüm yükümlülüklerine bağlı olduğu kadar haklarına da sahip çıktığı, ülkemizin bu yaklaşımına saygı duyulmasının beklendiği kaydedilmiştir.
* ABD ile Münbiç konusunda sağlanan mutabakatın, Suriye meselesinin çözümüne önemli katkı sağlayacağı vurgulanmış, bu kapsamda PKK/PYD-YPG terör örgütünün Münbiç’i terk etmesiyle ilgili yol haritası üzerinde durulmuştur. Bölgede güvenlik ve denetimin sağlanmasına ilişkin ilave hazırlıklar ile bölge halkının evlerine dönüşünü hızlandıracak tedbirler gözden geçirilmiştir.
* Suriye’de hâlen terör örgütlerinin etkinlik gösterdiği bölgelerin bir an önce güvenli hâle getirilmesine yönelik çalışmalar değerlendirilerek, bu konudaki somut adımların atılmaya başlanacağı belirtilmiştir.
* Ege ve Doğu Akdeniz’deki gelişmelerin yakından takip edilmekte olduğu belirtilmiş, Türkiye’nin denizlerdeki hak ve menfaatlerinin korunması hususundaki kararlılık vurgulanmıştır.”
Ne olmuştu?
15 Temmuz darbe girişiminin ardından gözaltına alınan Amerikalı pastör Andrew Brunson, 9 Aralık 2016’da tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
Brunson hakkında ‘FETÖ’ye ve PKK’ya üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’ten 15, ‘casusluk’tan da 20 yıl olmak üzere 35 yıl hapis cezası isteniyor.
Davanın 18 Temmuz’da görülen duruşmasında da tahliye kararı çıkmamıştı.
Bu gelişmenin ardından ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hitaben tweet atıp pastörün rehin tutulduğunu ve bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini söylemişti.
Bunun üzerine tutuklu yargılanan ABD’li pastör Andrew Brunson adli kontrol kararıyla ev hapsine alınmıştı.
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Brunson’ın tamamen serbest bırakımasını isteyip aksi durumda Türkiye’ye ciddi yaptırımlar uygulanacağını söylemiş, Trump da benzer ifadelerin yer aldığı bir tweet atmıştı. Son olarak ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Türkiye’nin uluslararası kuruluşlardan kredi almasını kısıtlayacak bir tasarıyı onaylamıştı.
Erdoğan şöyle yanıt vermişti: “Türkiye’deki yargı, Brunson hakkında, hastalığını göz önüne alarak, iyi niyetle ev hapsi yönünde karar vermiş. Karara saygı duymak yerine, konuyu Türkiye’ye yaptırım meselesi haline getiriyorlar. Yaptırımlarla geri adım attıramazsınız.”