• 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ

Yeni liderleri ne yapacaksınız, siz varsınız ya!

17/11/2019 13:23

MURAT SEVİNÇ

Muhalif yurttaş kesimleri umutsuzluk yaşıyor. Alışılagelen her şey ters yüz oldu. Kendilerine, olup biten ne varsa tersini söyleyen bir iktidarla karşı karşıyalar ve durmaksızın horlanmaktan yorgun düşmüş haldeler. Ayakta kalma çabası içinde, başka bir dünyanın mümkün olduğunu hissetseler de buna kafa yoracak halleri yok. Hali olanların da, niyeti. 

Ancak genellikle etliye sütlüye pek karışmama yanlısı olup tepkisini sandıkta gösteren mutedil muhalif kesim, önceki dönemlerden farklı bir iktidar tavrıyla karşı karşıya bu kez ve bu yenilik, onları da dönüştürüyor gibi. 

Reklam

Bizimki gibi az gelişmiş demokraside ortalama bir muhalif (iktidar seçmeni olmayan), ekonomi iyi gittiği sürece hükümetin uygulamalarıyla ve onların anti-demokratik sonuçlarıyla pek ilgilenmiyor. Çünkü az gelişmiş demokrasi, aynı zamanda ‘yurttaş olamamış yığınlar’ demek. Yurttaşlık aidiyetinden habersiz biri, kendi çıkarı zedelenmediği sürece dönüp kimin canının yandığına bakmaz. Adalet, hukuk, demokrasi gibi ‘soyut’ kavramların bir değeri yoktur. 

Hal böyleyken söz konusu ‘soyut’ kavramların, fırında satılan ekmeğin niteliğini dahi belirlediğini anlatmak gerekir; ancak aynı az gelişmişlik, anlatma potansiyeline sahip muhalif parti ve grupların kumaşını da dokuduğu için, böyle bir şey mümkün olamıyor.

Maddi sıkıntı çekmediği sürece dünya batsa umursamayacak, halihazırdaki iktidarın uygulamalarından ‘hazzetmeyen,’ fakat sinir bozukluğu dışında somut bir zarar görmemiş kesimler, belki de ilk kez iktidarın uygulamaları ve söyleminden bu ölçüde yoğun etkileniyor. 

Reklam

O etkinin önemli nedenlerinden biri hiç kuşkusuz yönetenlerin dili ve hali tavrı. Bu kadar aşağılanmak, milyonlarca insanın her Allah’ın günü hakaret işitmesi, bugüne kadarki iktidarların (ve dalkavukların) akıl edemediği bir yöntemdi, siyasal İslamcılara kısmet oldu! Gel gör ki, tanıklıktan yorgun düştüğümüz bu akıl almaz üslup, o umursamaz milyonları da daha politik bireyler haline dönüştürmeye başladı. 

Örneğin, iktidarın anlamadığı (aslında muhalefetin de tam manasıyla anlamadığı!) ve anlama ihtimali olmayan Gezi eylemleri, başkaca şeylerin yanında, söz konusu üsluba duyulan büyük tepkinin de dışa vurulmasıydı. Hiçbir insan topluluğu gece gündüz horlanmaya tahammül edemez kuşkusuz. 

15 Temmuz sonrası giderek yaygınlaşan ‘terörist’ ithamları da benzer bir etki yaratıyor belli ki. Bir süre öncesine dek Türkiye’nin normali, sosyalistlerin ve Kürtler’in terörist olmasıydı! Fakat ilk kez ortalama muhalif, insan zekasını yok sayan biçimde bu ithamla karşılaşıyor. Pazarda domates satandan, bir muhalefet partisine oy veren sıradan seçmene; ekonomik gelişmeleri yorumlayan muhalif iktisatçıdan, kazancını dövize yatıran yurttaşa dek, her an, herhangi bir iktidar yandaşı, siyasetçisi ya da yazarı tarafından terörist ilan edilmek mümkün.

Hal böyleyken, artık ‘tuzu kuru’ tabiriyle tanımlanan kesimler de, yavaş yavaş tedirginlik duymaya ve sıranın kendilerine de gelme ihtimalinden ürkmeye başladılar. 

Tedirginliğin yaygınlaşmaya başladığı dönemlerde, muhaliflerin aradığı çıkış yollarından biri, yeni lider arayışı oluyor. Nitekim 2001 krizinin yaşandığı dönemde de Türkiye ahalisi peşinden gidecek birilerini arayıp bulmuştu! Tarihte örneği çok bu durumun. Günümüz muhalifi de yeni ‘lider (ler)’ özlemi içinde. Kiminle konuşsanız, oy verdikleri partilerin genel başkan ve yönetimlerinden rahatsız ve gerçek bir muhalif ‘lider’ olmayışından şikâyetçi.

Oysa aynı insanlar, ‘Gezi’ günlerinde heyecanlanmış ve park forumlarına tanık olmuştu. Gezi’nin en önemli özelliği ve hoşluğu ‘lidersiz’ oluşuydu. Hâkim bir parti, örgüt, sendika vs. yoktu ortada, olmadı, olamadı. Yatay ilişkiler, hiyerarşiyi dışlayan ağlar kurulmasını sağladı. Milyonlarca yurttaş, belki de ilk kez yurttaş olduklarının bilincine vararak bir araya gelip parklarda oturdu, konuştu, dertleşti ve sohbet etti. Gezi forumları, geleceğin yönetim biçimlerinin heyecan verici bir fragmanı, ânıydı.

Nitekim sonrasında pek çok şehirde irili ufaklı yurttaş meclisleri toplanıp sevgili Ulaş Bayraktar’ın sözcükleriyle ‘hemhal’ ve ‘hemdert’ olmaya başladı.

Peki bu durumda, bu denli gelişmiş ve gelişmekte olan iletişim teknolojisiyle yüz yüzeyken, dünya hızla değişiyorken, bilişim devrimi aklı almaz bir dönüşüme yol açıyorken, neden yeni ‘liderler’ aranır?

Neden eşitlikçi ilişki biçimleri, hiyerarşinin olmadığı ortaklaşa idare gibi çok daha insani yollar varken, bizi peşinden sürükleme hevesiyle yanıp tutuşan yeni bir lidere, liderlere ihtiyacımız olsun? 

Toplumsal ve siyasal kültür, yerleşik alışkanlıklar o kadar kolay ve hızlı değişmez kuşkusuz. Ancak eninde sonunda dönüşür. Zihinlerimizin bunu kabul edip uyum sağlaması kolay değil. Buna mukabil, yerleşik tüm alışkanlıklarımız bize işlevsiz görünecek bir zaman sonra. 

Benim, yüzlerce yıl önceki siyasal-toplumsal ilişkilerin sonucu olan temsil ilişkilerine, o ilişkilerin sonucu olan temsilcilere ve liderlere ihtiyacım yok. Sizin de yok. İnanın yok! 

Milletvekilleri olmadan ve yeni liderler bulmadan yaşayabilir, nefes alabilir ve yaşamımızın yönüne kendimiz karar verebiliriz. Hiyerarşiyi reddedebiliriz. Varılan gelişmişlik düzeyinin bize sunduğu olanaklar, bu tercihleri yapmamızı mümkün kılıyor.

Yeni liderler aramak yerine, lidersiz ve eşitlikçi yaşam imkânları üzerinde kafa yormakta büyük yarar var. Halihazırda pek çok yurttaşa çocuksu ve gülünç görünecek bu tarz öneriler, bir süre sonra günlük yaşamlarımızın ve siyasetin ana ilkeleri haline gelecek. 

Sahip olacağımız her şey, hayal ettiklerimiz ve o hayalleri gerçekleştirmek için harcadığımız emek kadar olacak. Ne az ne çok…  

Bir not: YÖK Başkanı, belli ki sorumluluktan kurtulma isteğinin sonucu olarak, buna mukabil tümüyle haklı bir biçimde, üniversitedeki tasfiyeyi ‘üniversite idarecilerinin’ yaptığını söylemiş. E biliyoruz zaten! Nesi sürpriz bunun, ilk günden bugüne aynı şeyi tekrar ediyoruz ya! O listeleri hazırlayanları, fakülte ve kampüslerdeki işbirlikçilerini, kimin kiminle hangi konuşmaları yaptığını, söylenen yalanları, diğer rektörleri arayıp “Yalnız kaldım, siz de atın” diyerek ısrar eden haysiyetsizleri vs. biliyoruz. Bu yüzden, yaklaşık üç yıl önceki bir yazımda, dönemin gereğinden fazla heyecanlı üniversite yöneticilerine, her gün Google’a girip en az bir kez ‘savcı Zekeriya Öz’ün fotoğrafına bakmalarını önermiştim. AYM’nin geçen ay verdiği (OHAL dönemi idarecilerinin cezai sorumluluğuna dair) ‘yorumlu ret’ kararının ardından, yargının kendisini daha serbest hissedeceği devrin gelmesini bekliyoruz yalnızca. Sabırla. Sabırla. Tahayyül dahi edemeyecekleri bir, sabırla. 

Filed Under: Agora

Tüm yazılar: Murat Sevinç

SON HABERLER

Türkiye ‘risk sigortası’ işlemlerinde 44 milyar dolarla dünyada ikinci

Çin, Türkiye ve Brezilya’nın, ‘risk sigortası’ olarak da bilinen kredi temerrüt takası (CDS) işlemlerinde toplamda 134 milyar dolarla zirveye çıkan ülkeler oldu. Türkiye 44 milyar dolarla ikinci sırada yer aldı.

‘Kalemini kır, satma’ diyen Sedat Simavi adına verilen ödüller sahiplerini buldu

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) kurucu başkanı adına düzenlenen Sedat Simavi Ödülleri, dün akşam düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Sponsorluğunu diken.com.tr.nin üstlendiği törende dokuz dalda ödül verildi.

İstanbul Şehir Üniversitesi’nde haciz işlemi yapıldı

Bir süredir gündemde olan İstanbul Şehir Üniversitesi hacizlik oldu. Promosyon ürünleri üreten bir şirket, ödemesini alamayınca icra müdürlüğüne başvurdu. Üniversitenin merkezinde dün haciz işlemi yapıldı.

395 okul servisi trafikten men edildi, 2 bin 326 sürücüye cezai işlem uygulandı

İçişleri Bakanlığı okul çevreleri, servis araçları ve genel asayiş trafik denetim uygulaması kapsamındaki denetimlerde uygunsuz bulunan 395 okul servisinin trafikten men edildiğini, 235 işyeri hakkında ise idari işlem yapıldığını açıkladı.

İddia: Batık kredi yorumu yapan bankacının işine ‘Ankara’nın isteğiyle’ son verildi

Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Türkiye’deki toplantısına katılan bir bankanın genel müdür yardımcısının, burada ‘batık’ kredilerle ilgili olumsuz yorum yapması üzerine ‘Hazine yetkililerinin talimatıyla’ görevinden alındığı öne sürüldü.

İran’da bardağı taşıran son damla
İki Rabia

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 772 gündür tutuklu

AGORA

Gerçekler ve ortaya çıkma huyları

Nevşin Mengü

‘Olmamışlığın’ çektirdiği çile ve yaşattığı mahcubiyet

Murat Sevinç

Babacan niçin Erdoğan’ı doğrudan hedef almıyor? Almalı mı?

Levent Gültekin

İktidarın ‘2020’de erken seçim’ mecburiyeti

Kadri Gürsel

Tuvalet kapısında bekletilen şoför ve yeni muhalefet

Nevşin Mengü

GÜNÜN 11’İ

Fatih Altaylı: Davutoğlu’nun partisinin adı ‘Gelecek Partisi’ olarak kesinleşti

Mustafa Balbay: Asgari ücretin 3 bin liradan az olmaması gerekiyor

Can Ataklı: Sıkıysa İstanbul’daki kaçak ve çirkin yapılaşmaya karşı bir şey yapsın o çevre bakanı

Hediye Levent: Libya’da hala savaşan taraflardan birini ‘dost’ saymak Türkiye’nin çıkarına mı?

Melih Aşık: Uyuşturucu çok daha vahim olmasına rağmen bir türlü siyasetin gündemine gelmiyor

Akif Beki: Ha AİHM ha Nobel, ha Orhan ha Osman

İbrahim Ö. Kaboğlu: CHP, HDP ve İYİ Parti’ye tarihsel sorumluluk düşüyor

Mahmut Övür: Ama asıl sevinecek olan Ali Babacan ve arkasındakiler

Mehmet Ali Güller: Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarının korunmasının öncelikli yolu askeri değil, diplomatik!

Hüseyin Gülerce: Asıl sahne alacak olan Ali Babacan mı?

Ahmet Hakan: Elinden geleni ardına koyma Rahmi Turan!

BİR SAYI

6 milyon

2017-2019 yılları arasında TBMM’de görevli 1481 personelin yurt dışı ziyaretlerinin faturası (TL)

Ne izlesek: İki film önerisi

Ne, nerede, ne zaman: İstanbul için kültür sanat ajandası

‘Duvara bantlanmış muz’un tarihi

Autumn Rhythm – Jackson Pollock

Orijinal Günahlar: İnsan olmaya çalışmaktan yorulanların öyküsü

Ferrari, 2025 yılından sonra ilk tam elektrikli otomobilini piyasaya sürecek

AKP’li belediye başkanı: Trump da Obama da Ağrılıdır

Polis, firari hükümlüyü sosyal medyada kadın hesabı açarak yakaladı

Putin yine Lenin’e yüklendi: Rus devletinin altını oydu

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • Email
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube
Diken 'Yılın Internet Gazetesi' ödülünü kazandı...

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi