‘Kobani’yi kurtarma’ meselesinin bir anda dünyanın birinci önceliği haline gelmiş olduğu ilginç bir olay yaşıyoruz. Tabii 40 ülkenin karşısında koalisyon kurduğu IŞİD’in bizzat bu koalisyon yoluyla nasıl bir reklam konusu olduğunu da ayrıca kaydetmeliyiz bu süreç içinde.
Bu reklamın aslan payı yine Türkiye’ye düşse yeridir tabi. Ne de olsa aralarında dünyanın en güçlü ülkelerinin de yer aldığı 40 ülkenin bir araya gelerek baş edemediği dünyanın en büyük ve tehlikeli örgütüyle baş edilmesi Türkiye’nin kararına, bu mücadeleye katılmasına bağlanmış durumda. Dünyayı esir almış bir örgütten dünyayı ancak Türkiye kurtarabilirmiş. Türkiye destek vermese dünya yerin dibine batacakmış.
Kobani ve IŞİD ile ilgili son zamanlarda okuduğumuz bütün analizler gizli veya açık şekillerde bu mesajları veriyor.
Türkiye’nin bir hayli önemli ve güçlü olduğunu biliyoruz da, bu söylemlerin takdir edip beslediği ‘Türkiye gücü ve önemi’ bahsinde bir hinlik olduğu çok açık. Türkiye dünyayı kurtaran ülke, ama bu gücünü, bütün dünya kendinden bu rolü beklerken bu yardımını esirgeyen ülke olarak resmediliyor aynı zamanda.
Ya dünyaya gerçekten bir haller oluyor veya bu garip dünyanın yeni seyrinde Türkiye’ye karşı oynanan oyun sanılandan büyük. Saddam’ı ince bir teşvik yoluyla Kuveyt’e sokup sonra girdi diye cezalandıran ve dünyayı ona dar eden bir oyunu daha önce seyretmiştik.