FREDERIKE GEERDINK
f.geerdink@gmail.com
KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, Kürt meselesini eski yöntemlerle ele almaya devam etmesi halinde, ‘isteseler de istemeseler de’, Türkiye’ye gerilla savaşı uyarısında bulundu.
Bayık’a göre, barış görüşmelerini hükümet yerine hala MİT’in yürütmesi ve bugüne kadar sürece yasal zemin kazandırılmaması, Türkiye’nin ‘eski yöntemleri’ne işaret ediyor.
‘Top artık Türkiye’nin sahasında’
‘Türkiye’nin söylediği nedir?‘ diye soran Bayık, şu yanıtı veriyor: ”Şunu söylüyor: ‘Kürt sorunu diye bir sorun yoktur, bu sorunu PKK icat etti, PKK bir terörist hareket, dolayısıyla terörist bir hareket güvenlik güçleriyle karşılanır, güvenlik güçleriyle sorun çözülür.’
Şimdiye kadar MİT’in ötesine geçen bir görüşmeye girmemelerinin sebebi de bu. Çünkü girerlerse sorun siyasi hale gelir; bir halkın demokrasi ve özgürlük sorunu olur.’’
Bayık, eğer Türkiye’de böyle bir gerilla savaşı patlak verirse bunun suçlusunun PKK olmayacağını savunuyor ve örgütün, silahlı mücadelenin başladığı 1984’ten bu yana uyduğu dokuz ateşkesi hatırlatıyor.
”Biz çok sabırlı davrandık” diyen Bayık, şöyle devam ediyor:
”Çözüm için o kadar çok yöntem önerdik ki. Şimdi top onların sahasında. Eğer bir çözüme geçmişteki yöntemlerle ulaşmak istiyorlarsa, bunu yapamayacaklarını açıkça söylüyorum. Eğer bu şekilde davranırlarsa, istesek de istemesek de artık gerilla savaşına girilir.
Ve Türkiye’nin her tarafı savaşla kaynıyor. Suriye’de, Irak’ta savaş var. Bir de Kuzey Kürdistan’da (Türkiye’nin güneydoğusunda) savaş patlak verirse, acaba Türkiye’nin hali ne olur? Belki de Irak’ın durumuna düşer. Onun için kendileri bilir.
Biz Türkiye’nin böyle bir duruma düşmesini istemiyoruz ama gelişmeler bizi böyle bir noktaya sürükleyebilir. Ve işler bu noktaya gelirse, sorumlusu biz olmayacağız.”
‘Gençler radikalleşirse biz zarar görürüz’
Abdullah Öcalan ve PKK’nın kurucularından Cemil Bayık gibi ‘eski’ler, bir çözüm için gayet sabırlı ve istekli görünüyor. Fakat savaşla eş zamanlı büyüyen yeni nesli tamamen kontrol altında tutup tutamayacaklarından emin değiller.
Genç neslin de bir gün onlar gibi hissedip hissetmeyeceğini soruyorum… Ateşkese rağmen arkadaşları devlet tarafından öldürülmeye devam ediyor. Sözgelimi bu yaz Lice’de olduğu gibi… O gençlerden birinin, Ramazan Baran’ın cenazesinde, yüzlerini kapatmış bazı delikanlılar ‘PKK intikam’ diye bağırıyordu.
‘Ya ateşkeslerin işe yaramadığı gerekçesiyle kendilerini savunmak isterlerse?‘ diyorum.
Bayık’ın yanıtı şu: “Bütün zulmü görerek büyüdüler. Köylerin yakılması, faili meçhul cinayetler… Hepsini gördüler ve yaşadılar. Tabii ki çok öfkeliler. Ben bunu çok iyi anlıyorum. Fakat radikalleşirlerse biz zarar görürüz.
Eğitim aracılığıyla bunu engellemeye çalışıyoruz. Fakat kolay değil. Devlet bizim neslimizle barışa ulaşabilir ama ya yeni nesille?’‘
‘Kendimizi savunmak zorundaydık’
Cemil Bayık’a 15 Ağustos 1984’te silahlı mücadeleyi başlatmakla ilgili pişmanlık duyup duymadığını, sözgelimi böyle bir mücadele olmasaydı Kürtlerin çok fazla travmayı, ülkenin de bu kadar şiddeti yaşayıp yaşamayacağını soruyorum…
Düşünmeden cevaplıyor: ”Mücadeleyi başlatmasaydık Kürt kimliği diye bir şey kalmayacaktı. Biz ilk kurşunla Kürt halkını uyandırdık. Kürtler olarak ilk kez kendimiz için ayağa kalktık ve bu, Kürt toplumu için büyük bir değişim anlamına geldi.”
PKK’nın 1970’lerde ‘Kürdistan Devrimcileri’ adıyla ilk olarak silahlı bir mücadele amacıyla kurulmadığını da ekliyor Bayık: ”Daha demokratik bir toplum inşa etmek istiyorduk. Biz siyasi bir harekettik. Fakat sonra bizen biri, Haki Karer (1977’de) öldürüldü. Bu, devletin açık bir mesajıydı: ‘Ya faaliyetlerinize son verirsiniz ya da sizi öldürürüz’.
Mücadelemize son vermeyi düşünmedik. Devam ettik, kendimizi savunmak zorundaydık.”