Fransa’da orta halli lokantalarda bulduğumuz ambiyansı, estetik zevki, malzeme kalitesini memleketin anlı şanlı mekânlarında bulamıyoruz.
Bana göre sorunun iki boyutu var. Birincisi, ülkemizde kalite ile fiyat ilişkisi yok gibi. ‘Fine dining’ denen olay bir, zorlarsan bir buçuk lokanta dışında yok. Ama en azından ‘fine dining’e soyunan, İstanbul iş çevrelerinin sık sık ziyaret ettiği lokantalarda düzgün seramik tabaklar, oldukça iyi çatal-bıçak, bardak, masa örtüsü ve peçete bulunuyor. Servis de genelde iyi. Ama ya bu lokantalar ile aşağı yukarı aynı fiyatta olan balıkçı, sosyetik kebapçı ve ‘modern’ meyhanelere ne demeli?
Sorunun ikinci boyutu da en az kötü ve pahalı lokantaların iyi iş yapması kadar vahim. İyi ve işi bilen lokantaların çoğu kapanıyor. Müşterisizlik yüzünden. İşin Türkçesi para kazanamıyorlar.
Bu arada ülkemizde yemek kalitesi giderek kötüleşiyor. İyiye talep olmayınca bu durumda şaşılacak bir şey yok.