Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) CEO’su Zafer Sönmez, Türkiye’nin yapısal sorunlarını telafi edecek yatırımlara öncelik verdikten sonra önümüzdeki birkaç yıl yurt dışı yatırımlara yöneleceklerini söylerken, ilk temsilcilik ofislerinin bir yıl içinde Çin’de açılacağını belirtti.
Sönmez, Reuters ile söyleşisinde başlıca kamu şirketleri Hazine’deki paylarını devralan ve çeşitli lisans haklarına sahip olan Varlık Fonu’nun önümüzdeki beş-10 yıldaki hedeflerini ana hatlarıyla anlattı.
‘Yıllık 10 milyar dolar kaynak’
Önümüzdeki yıllarda Türkiye’ye yatırım için yıllık ortalama 10 milyar dolara kadar kaynak yaratacaklarını söyleyen Sönmez, bu kaynağın 2-3 milyar dolarının TVF’nin özkaynaklarından, 4-5 milyar dolarının borçlanmadan ve 1-2 milyar dolarının da yurt dışından doğrudan yatırım (FDI) şeklinde gelebileceğini açıkladı.
TVF’nin cari açık ve tasarruf açığı gibi Türkiye’nin uzun yıllardır süregelen yapısal sorunlarını telafi edecek petrokimya, madencilik ve sigorta sektörü yatırımlarına öncelik verdiğini ifade eden Sönmez, “TVF olarak bu dönemde yatırımlarımızda yurtiçine odaklanıyoruz. Birkaç yıl içinde yurt dışı yatırımlarımızı da devreye alacağız” dedi.
‘Yatırımlarımız YEP çerçevesinde’
Sönmez sözlerini şöyle sürdürdü: “Belki ileride yönettiğimiz varlıkların yüzde 25-30’u yurt dışında olacak. Ancak bugünün işi değil. Odağımızda Yeni Ekonomi Planı (YEP) var. Yatırımlarımız YEP çerçevesinde olacak. TVF ayrıca beş yıl içinde yurt dışında temsilcilikleri olan bir kurum haline gelecek. İlk ofisini Çin’de açacak.”
“Bir yıl içinde Çin’de ilk yurt dışı ofisimizi açacağız” diyen Sönmez, bunu Londra ve Afrika ülkelerinde temsilciliklerin takip edebileceğini söyledi.
Turkcell’in Rus, İsveçli ve Türk hissedarları arasında 10 yıldan uzun süredir devam eden çetrefilli anlaşmazlığa getirdikleri çözümü örnek veren Sönmez, “TVF aynı zamanda karmaşık sorunları çözebilecek devletin stratejik yatırım fonu olma özelliği taşıyor. İstanbul Finans Merkezi ve Milli Piyango’daki sorunları da çözdük” dedi.
‘Sümerbank’a benziyor’
TVF’nin varlığa dayalı bir kalkınma fonu olduğunun altını çizen Sönmez, fonun cumhuriyet tarihinin ilk fonlarından Sümerbank’ın yapısına benzediğine işaret etti.
Sümerbank’ın 1930’larda, Büyük Buhran’dan sonra Türkiye’de tekstil endüstrisini kurmak için oluşturulduğunu belirten Sönmez, “Daha sonra Etibank, hatta Oyak ve İş Bankası’nın kuruluşu da bunun küçük örnekleri olarak sayılabilir” ifadelerini kullandı, Batı’da 1980’lerde başlayan ve Türkiye’de yaşanan özelleştirme döneminin zirvesinin geride kaldığını ve belki de dünya genelinde özelleştirme akımının güç kaybettiğini söyledi.
‘Bir ekosistem yaratıyoruz’
TVF’nin özel sektörü sıkıştırarak sahanın dışına ittiği eleştirisine katılmadığını ifade eden Sönmez, “Biz bir ekosistem yaratıyoruz. Dalga sörfçülerini düşünün. Okyanus dalgasının üzerinde gidiyorlar. İşte onlar özel sektör. Ancak devlet olmazsa ne okyanus ne de dalga var olur. Türkiye’de özel sektör büyük olsa da malesef petrokimya gibi bazı büyük yatırımları yapamadılar. Biz o yatırımı yaptığımızda etrafında bir ekosistem oluşacak, düzenlemeler oluşacak” dedi.
Önümüzdeki beş-10 yıllık dönemde TVF’nin projelerine azınlık veya çoğunluk ortak olabilecek bir yatırımcı ekosistemi oluşturmaya çalıştıklarını ifade eden Sönmez, bunun ilk örnekleri olarak Turkcell’de kalan diğer ortak LetterOne ve Milli Piyango’nun işletmecilerinden İtalyan Sisal’i örnek verdi.
Varlık Fonu’nu uzun vadeli resimde bulunduğu yeri Asya’da onlarca yıl önce kurulan Singapur ve Malezya ulusal varlık fonlarından örnekler vererek aktarmaya çalışan Sönmez, bu fonların hepsinin yatırımlara kaynak oluştururken yavaş başladıklarını, ancak sonra J-eğrisi olarak adlandırılan şekilde, artan hızda varlıklarını büyütme ve sermaye oluşturma dönemine girdiklerini belirtti.
‘Çinli yatırımcılarla görüşüyoruz’
Yeni yatırım planları ile ilgili bilgi veren Sönmez enerji alanında, Afşin-Elbistan’da planlanan yeni termik santral için şubat ayından bu yana yabancı yatırımcılarla görüştüklerini belirterek, “Şu anda data room’da altı Çinli yatırımcı var, Türkiye’den şirketlerle ortaklık kurabilirler. Kömür sahasının büyüklüğüne bağlı olarak değişmekle birlikte 1600 MW planlanan santralin ihalesini 2021’de düzenlemeyi umuyoruz. Çevre etkisini en aza indirecek şekilde yatırım planlaması yapıyoruz” dedi.
Sönmez, Ceyhan’da planladıkları petrokimya tesisinin de fizibilitesini bitirmek üzere olduklarını ifade ederek, nihai yatırım kararını 2021’de alacaklarını kaydetti.
TVF Adana’nın Ceyhan ilçesinde yaklaşık 10 milyar dolar yatırımla petrokimya tesisi kuracağını geçen sene sonunda açıklamıştı.
Madencilik alanındaki planlarına da değinen Sönmez, devletten yaklaşık 20 maden sahası lisansı aldıklarını belirterek, buralarda uluslararası standartlarda rezerv belirleme çalışmalarının sürdüğünü, daha sonra fizibiliteye geçeceklerini belirtti.
Sönmez ayrıca madencilik şirketini beş yılda dünya çapında bir şirkete dönüştürdükten sonra halka arz edebileceklerini de kaydetti.
Sigortada bölgesel liderlik hedefi
Sigorta konusunda yeni bir satın alma gerçekleştirme planlarının olmadığını ifade eden Sönmez, “Türkiye Sigorta’da hukuki birleşmeyi hayata geçirdik, yıl sonuna kadar operasyonel birleşmeyi tamamlamayı hedefliyoruz. Türkiye’nin tasarruf bazının artırılmasına katkıda bulunmak ve sigorta sektöründe bölgesel lider bir şirket yaratmak istiyoruz” diye konuştu.
Kamu sigorta şirketlerinin birleşmesinden oluşan Türkiye Sigorta ve Türkiye Hayat Emeklilik de TVF potföyünde yer alıyor. TVF’nin Türkiye Sigorta’da fon sahipliği yüzde 81.1 oranında bulunuyor.
‘Bu yıl 6.3 milyar dolar yatırım’
Bu yıl şu ana kadar bankalara sermaye desteği, Turkcell ve kamu sigorta şirketlerinin birleşmesi dahil olmak üzere 6.3 milyar dolar değerinde yatırım yaptıklarını kaydeden Sönmez, “Bankalara sermaye desteği vererek Türkiye ekonomisinin ‘corona’ sürecini daha güçlü bir şekilde geçirmesine katkı sunduk” dedi.
TVF haziran ayında ülkedeki en karmaşık ihtilaflı ortaklık hikayelerinden birinde düğümü çözerek Turkcell’in kontrol payını aldı ve şirketin en büyük hissedarı haline gelmişti.
2016 yılında kurulan TVF, sekiz farklı sektörden 20 şirket, iki lisans ve taşınmazlardan oluşan bir varlık portföyüne sahip. Bu şirketler arasında Ziraat Bankası, HalkBank, Vakıfbank, Borsa İstanbul, Botaş, Türkiye Petrolleri, Türk Hava Yolları, Türk Telekom gibi alanının önde gelen şirketleri ve İstanbul Uluslararası Finans Merkezi projesi de yer alıyor.
Geçen sene 1.67 milyar lira karşılığında devralınan İstanbul Finans Merkezi’nin 2022’de açılışının yapılması hedeflenirken, inşaatın tamamlanma oranının yüzde 50’ye yaklaştığı belirtiliyor.
Özkaynakları 2019 sonunda 198 milyar lira, yani 33 milyar dolar seviyesinde bulunan TVF’nin varlıkları ise 1.46 trilyon lira, yani yaklaşık 240 milyar dolar düzeyindeydi.