Haliç’e tramvay için çakılan kazıklara tepki gösteren kent bilimciler uyardı: “Bölgenin topografyası güvenilir değil. Bölgenin zemin etütleri yapıldı mı? Projeye nasıl karar verildi?
Habertürk’ten Can Mete’ye konuşan kent bilimciler, Feshane’den Eyüp Anadolu Lisesi’ne uzanan yaklaşık 10 kilometrelik Eminönü-Alibeyköy tramvay hattı için denize çakılan kazıkları eleştirdi.
Haliç üzerinde yapılacak dolgu için başlatılan çalışmalarda, Eyüp Sultan Camii önündeki kıyıda kazıklar çakıldı. Eminönü’nden Haliç sahili boyunca Alibeyköy’e kadar 10 kilometrelik hattın, 2019’da bitirilmesi planlanıyor.
14 istasyonlu tramvay projesi tamamlandığında, hat boyunca tahmini ulaşım süresinin 30 dakika, yolcu kapasitesinin ise tek yön için saatte 25 bin yolcu olması bekleniyor.
Yapılacak yeni hat, Bağcılar-Kabataş tramvay hattı ile Eminönü’nde, Hacıosman-Yenikapı metro hattı ile Küçük Pazar istasyonunda, Beylikdüzü-Söğütlüçeşme metrobüs hattı ile Feshane istasyonunda bağlanacak.
‘Projeye nasıl karar verildi?’
Projeye tepki gösteren mimarlık tarihçisi Prof. Afife Batur, “Bölgenin topografyası güvenilir değil. Bölgenin zemin etütleri yapıldı mı, projeye nasıl karar verildi?” diye sorarak, zemine sağlam kazıklar çakılsa bile bunun mühendislik açısından sağlıklı olmayabileceğini savundu.
Batur şöyle devam etti: “Daha önce yapılan metro köprüsüyle Haliç’in tarihi dokusu zaten zedelenmişti. Yüzlerce yıllık bir kente bu şekilde muamele edilmesi tarihe saygısızlık. Bölgeyi tarumar ediyorlar. Üstelik bu projeleri tarihe çok değer verdiğini söyleyenler yürütüyor.”
‘Aksaray iş merkezine döndü’
İstanbul Şehir Plancıları Odası Başkanı Tayfun Kahraman şunları söyledi: “Tarihi Yarımada’da yürütülen projelerle bölgeyi ‘köhne’ hale getiriyoruz. Tarihi dokunun, korunması gereken bölgelerin merkezleşmesi söz konusu. Vatan ve Millet caddeleri açılınca Aksaray iş merkezine döndü. Tarihi Yarımada’yı koruma konusunda dünyaya söz verdik. Ancak sürekli müdahale ediyoruz. Tarihin izlerini kaybediyoruz.
‘Dozu kaçırıldı’
Yüksek mimar ve kent bilimci Ahmet Vefik Alp ise şu yorumu yaptı: “Şehir dokusunun su ile buluştuğu çizgi doğal ve özgün güzellikler barındırır. Bu buluşmanın doğallığını bozmamak lazım. Denizleri, nehirleri doldurarak kıyılara beton dökmek ve kayalar yığmak yer yer yapılabilir. Ancak, birçok konuda olduğu gibi, İstanbul’umuzda bu işin de dozu kaçırılmıştır.”