SEÇİL TÜRKKAN/SOMA
secilturkkan@gmail.com/@secilturkkan
Üç yılı aşkın bir süredir Soma duruşmalarına ev sahipliği yapan Akhisarlılar bu davaya alışmışlar, polis de Akhisarlılar da iyi ya da kötü bir tepki vermiyor. Soma’da karar duruşmasını bekleyen aileler, duruşma çarşambaya ertelenince o güne dek mahkeme kapısında nöbet tutmaya başladılar. Nöbetin ilk günü polisle aynı ağacın gölgesinde, cırcır böceklerini dinleyerek geçiyor.
Sabah saat 07:30’da Soma’da 301 madencinin hayatını kaybettiği davanın 13 Nisan 2015’te başlayan davanın karar duruşmasına katılmak üzere Manisa Akhisar’dayız. Madenci aileleri her dava öncesinde yaptıkları gibi tren garının orada buluşup, saat 08:30’da topluca yürüyüp, bir basın açıklamasıyla Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’ne geçecek. İlk kez geldiğimiz ilçede, emin olmak için esnafa buluşma yerini soruyorum, bana az ilerde konuşlanmış olan TOMA’nın önünü işaret ediyor. Duruşmaya dair fikrini sorduğumda ise, “Hepsi tahliye olur abla, sen bu ülkede suçluyken hapis yatan gördün mü?” diyor, ayrılıyoruz.
Akhisar duruma ‘stabil’ bakıyor
Buluşma saati yaklaştıkça kalabalık artıyor. Bu defaki kalabalık ise ‘rutin’ duruşmalardan farklı. Türkiye’nin dört bir yanından gelenler buluşuyor. Merhabalaşma, sarılmalar. Ama esas ailelerin Soma, Savaştepe, Bergama, Kırkağaç gibi ilçelerden yola çıkan araçlarının gelmesini bekliyoruz. Her duruşmaya gelemleri büyük organizasyon. Hem topluca yola çıkmaları hem de çoluk, çocuk ve ev işlerini organize etmeleri nedeniyle. Geldiler. Akhisar’daki kolluk kuvvetleri, her duruşmada yapılan bu rutin yürüyüşe alışık, halk da öyle gibi. Kötü ya da iyi bir tepki veren yok.
Duruşma salonu eski tiyatro sahnesi
Duruşma saatinde kapısında biriktiğimiz mahkeme kapısı, aslına bakarsanız buranın eski kültür merkezi. 2015’ten bu yana devam eden duruşmalar için bir mahkeme süsü verilmiş. Şimdi hakim ve savcıların oturduğu sahne, aslında üzerinde tiyatro oyunlarının oynandığı bir salon. Duruşmalar bitince eski haline döndürülmesi isabet olur. Tabii eğer biterlerse.
İçeri girerken bu kez daha kalabalık kolluk kuvvetleri önlemleri alındığını hem aileler, hem de duruşmaları özenle takip etmiş olan gazeteci arkadaşlarım söylüyor. Her zaman tek sıra olan çevik kuvvet ekipleri bu kez iki sıra, sanıkların alınacağı alanı Jandarmalardan göremiyoruz bile. “Karar duruşması olduğu için” diye düşünüyor herkes.
Karar çarşambaya kaldı: Hakim hastanede ‘diyorlar’
Mahkeme heyeti yerini alıyor, sanıklar salona geliyor. Ailelerden bir kadının tepkisini mahkeme başkanı susturuyor. “Daha ilk dakikadan olmaz böyle, vallahi atarım dışarı” diyor. Kimlik tespiti başlıyor, sanıklar ve sanık avukatlarından sonra, ailelerin bugün duruşmada olan 75 tane avukatı da salonda olduklarını beyan ediyor. Bu arada tutuklu avukat Selçuk Kozağaçlı’ya gözaltındayken sorulan “Neden Soma davasına sen bakıyorsun?” sorusu hatırlatılıyor. Mahkeme başkanı elindeki metni okumaya başlıyor. Anlattığına göre heyetten hakim Tuğşat Buğra Kıyak cumartesi günü hastaneye kaldırıldığı ve hastaneden ancak yarın taburcu edileceği için duruşma tarihini bir anda 11 Temmuz Çarşamba günü olarak açıklıyor. Salon karışacak.
Yerel bir gazeteci olan Vedat Özel akşamüstü saatlerinde bir haber yayınladı. Haber, Tuğşat Buğra Kıyak’ın akşamüstü saatlerinde hastaneden ayrıldığını söylüyor. Aslında bizlere mahkeme salonununda anlatılana göre, 10 Temmuz Salı günü taburcu olacaktı. Bilemiyoruz.
O karar gelmiyor
Salonda çığlık ve tepkiler başlıyor. Garip, sanki bu durumu herkes biliyor, bir bizim haberimiz yok. Aileler bu hastalığa asla inanmıyor. “4 yıldır bu günü bekliyoruz” diyen de var, “Artık bitsin istiyoruz” diyen de. Çocuklar, sinir krizi geçirenler. Mahkeme heyeti ve sanıklar yuhalanırken salondan çıkarılıyorlar. Kötü ama sanıklardan bazıları salondaki kalabalığa bakıp gülümsüyor giderken. Tahliye edilecekler mi? O şu anda salondan çıkarılan karar kağıdında yazıyor, ama o kararın bu kadar yakınındayken kimse öğrenemiyor.
Sabah saatleri: Kapıda nöbet başlıyor
Aileler salondan çıkmak istemiyor, avukatlarla yapılan kısa bir konuşmadan sonra ‘Nöbet’ kararı alınıyor, çünkü onlar kararın kendilerinden kaçırıldığını düşünüyor. Aileler yorgun, üzgün ve gerçekten bitmiş gibiler. Nöbet tutma fikriyle kapının önüne çıkıyoruz ve açıklama yapılıyor. Yıllardır bu duruşmaları görmeyen ya da yer yer görse bile ailelerin “Bunu mutlaka yazın” dediği kritik şeyleri atlayan basın mensupları bekliyor bizi kapıda., bir de polis memurları ile salona bir şekilde alınmayanlar. Herkes işini yapıyor, ama bir tek mahkeme heyeti yapmıyor gibi hissettiriyor. Bu arada arka fonda şu sloganı duymak mümkün “Hak, Hukuk, Adalet”. Akhisar’ın arka fonu bu.
Umut Parkı’nda bir gün
Soma davası heyet üyelerinden birinin sağlık sorunları yaşaması nedeniyle karar duruşması 11 Temmuz'a ertelendi. Bunun üzerine mahkemenin önünde nöbete başlayan aileler, avukatları ve destekçiler davaya katılım çağrısında bulundular.
Video: Ka | #SomaİçinAdalet #BizYastayız pic.twitter.com/bQFvKNmLQi
— Ka (@kazimkizil) July 9, 2018
Kalabalık öfkeli ve mutsuz. 2014 yılından beri adalet bekleyen aileler güneşin alnına oturuyor. Sabah saat 9 civarı ortalık henüz serin, öğlen hava daha çok ısınacak. Aileler merdivenlere diziliyor, milletvekilleri valiyle bir görüşme yapıp durumdan kendilerini haberdar ediyor. Sonrası, bulunduğumuz, bizleri iki gün boyunca ağırlayacak olan ve adı içten içe değiştirilen parka alışmak. İsmi Umut Parkı. Bizleri, polisleri ağırlayacak. Çöpler için poşetler yapılacak, yemek organizasyonları planlanacak. Gün boyu çay gelip gidecek, çimlerde uykular uyunacak.
Biraz garip bir nöbet bu, polislerle bazen aynı ağacın gölgesinde güneşten kaçacağız. Aileler tam da kapı önündeki nöbetlerinde vardiyalarını değiştirecek. Parktan dışarı çıktığınızda önce bir daha içeri alınmayacaksınız, dışardakiler içeriye giremeyecek. Çaylar zaman zaman tellerin arkasından filan verilecek, akşama doğru bu kural gevşeyecek.
Tutuklu parka aşina bir nesil
Destek veren kitlenin bir kısmı gidecek, ortalık seyrekleşecek ama nöbet ekibindeki motivasyon değişmeyecek. Türkiye tutuklu parklara alışık nihayetinde, Akhisar’daki Umut Parkı da etrafındaki polis barikatlarıyla tutuklu bugün, burada.
Tutuklu Umut Parkı’nda bankta bu yazıyı yazarken, parkı tutuklu olmayan yanında 15, 18 ve 19 yaşında üç genç oturuyor. Biri Çılgın çocuk, Cio ve Viyoca oturuyor. Sırasıyla sanayide çalışan, otelde çalışan ve işsizler. Yer yer polis barikatının üzerinden atlayarak gelip gidiyorlar. Konuşuyoruz, bana “Abla siz de bizim takıldığımız parkta nöbet tutuyorsunuz bu akşam ha!” diyorlar ama bizler içerdeyken bizle takılmıyorlar.
Kim bilir, belki yarın gelirler. Manisa’nın Akhisar’ındaki Umut Parkı bu kez adaleti çağırıyor.