Kayyım atandıktan sonra kapatılan Zaman gazetesinin tutuklu yazarlarından Şahin Alpay, sağlık sorunları olduğunu bir kez daha hatırlatarak “Hapisten çok ama çok yoruldum” dedi.
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Silivri Cezaevi’nde 30 Temmuz 2016 tarihinden bu yana tutuklu olan 73 yaşındaki Alpay’ı ziyaret etti.
‘Zaman’dan teklif geldi, yazdım’
Hürriyet’e izlenimlerini aktaran Türenç sözlerine şöyle başladı: “Omuzları çökmüştü. Merhaba dediğimde, sesimi iyi duyamadığını fark edince, masanın karşı tarafından daha yüksek sesle yineledim: ‘Nasılsınız?’”
Kulağının da artık iyi duymadığını söyleyen ve eliyle kulağını tutarak yanıt veren Alpay, şöyle konuştu: “Ah Pınar Hanım, ne iyi oldu geldiniz. Bizler buralarda kaldık işte. 18 ay oldu, tutukluyum. Zaman gazetesinde değil de başka gazetede yazsaydım başıma bu işler gelmeyecekti. Darbe diyorlar. Benim darbeyle ne işim olabilirdi ki? Sadece muhalif bir duruşum var. Daha önce Milliyet’te yazıyordum. Oradan çıkınca Zaman’dan teklif geldi, yazdım. Ben yazmak istiyordum, orada imkân buldum. Yazılarım yıllarca ortada. 2013-2014 arasındaki yazılarımdan yedi tanesinin başlığı delil gösterildi. Böyle bir şey olabilir mi? Terör ve darbeye böyle mi karışır insan?”
‘Neyim kalmış ki müebbetlik oluyorum’
Türenç, yüksek tansiyon, şeker, bel fıtığı, uyku apnesi, kulak, tiroid hastalıklarıyla boğuştuğunu aktardığı Alpay’ın fiziksel halini ise, “Saçları beyazlaşmıştı. Çökmüş ruhunu her haliyle yansıtıyordu” diye ifade etti.
Alpay cezaevi günlerini şöyle anlattı: “Ben kaç yıl daha yaşayacağımı bilmiyorum. Hayatımın son demlerini benden çalıyorlar. Üç kez ağırlaştırılmış müebbet istiyorlar. Neyim kalmış ki müebbetlik oluyorum. Yazık. Eşim de benim gibi. Artık el ele vereceğimiz yıllarımı, beton duvarlar arasında gökyüzüne hasret geçiriyorum.”
‘TV programındaki sözlerimle suçlanamam’
Zaman ve Rota Haber’den iki tutukluyla aynı koğuşta kaldığını aktaran Alpay, “Ben dindar değilim. Onlarsa oruç ve namazlarındalar. Onların dualarının arasında küçük koğuşumuzda yaşıyoruz” dedi.
Alpay şöyle devam etti: “FETÖ cemaatini ben şahsen göremedim. Yoksa darbe yanlısı örgüt içinde niye durayım ki? Şuna inanın, iyi niyetimin ve demokrasi aşkımın sonucu buralardayım. Yıllar önce İsveç’te katıldığım sol anlayış çizgisinde yıllarca sosyal demokrasi için yazdım. Doktoram var bu konuda. Bahçeşehir Üniversitesi’nde hocalık yaptım. Zaman’da yazdım. Tüm bu yaptıklarım çerçevesinde, en son darbeye destek verecek kişi ben olurum herhalde. Vicdansızlık bu. AB merkezini savundum. Kürt meselesine bakışım ortada. TV programındaki sözlerimle suçlanamam. Türkiye’deki en özgürlükçü programdı.”
’80 yaşına giderken bunları nasıl çekeyim?’
Tutukluluğunun dokuzuncu ayında ancak iddianamesi hazırlanıp mahkemeye çıkarıldığını da söyleyen Alpay, “Artık tutuksuz yargılanmak istiyorum. Açık görüş günüme anjiyo koydular, tabii eşimle görüşmeyi tercih ettim, şimdi hâlâ anjiyo günü bekliyorum. İnanabiliyor musunuz… Hapisten çok ama çok yoruldum” dedi.
Koğuştaki sıkıntılarını da anlatırken de zorlanan Alpay, “Tuvaletler alaturkaydı. Bel fıtığım var, eğilemiyordum. Neyse yeni yapıldı. Prostat kanseri şüphesi de var. 80 yaşına giderken bunları nasıl çekeyim?” diye konuştu.
Alpay sözlerini şöyle bitirdi: “Tüm umudum Anayasa Mahkemesi (AYM) ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM). AİHM bizi ilk görüşülecek sıraya koydu. AİHM’ye kaldı umutlar.”