Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) ‘Basına Yönelik Saldırılar’ 2014 yılı raporu New York’ta tanıtılırken, kurumun koordinatörlerinden Nina Ognianova Türkiye’ye arka arkaya eleştiriler yöneltti. Rapor için bir makale kaleme alan üst düzey CPJ danışmanı Jean-Paul Marthoz ise ‘Özel sermaye gruplarının sahibi olduğu büyük haber kuruluşlarının Gezi eylemleri sırasında birçok açıdan devletin sansür vekilleri gibi davrandığı’ tespitinde bulundu.
‘İnternet yasası sansür getirecek’
CPJ raporunun ‘Risk Altındaki Ülkeler‘ bölümü geçen hafta yayımlanmış, Türkiye bu listede ilk 10’da yer almıştı. Raporun New York’taki BM Genel Merkezi’nde yapılan tanıtımında da, Türkiye ‘başrol’deydi.
Kurumun Avrupa ve Orta Asya Program Koordinatörü Ognianova, “Türkiye ve Rusya, son bir yılda gazeteciler için giderek daha baskıcı yerler haline geldi” dedi.
Hürriyet’ten Razi Canıkligil’in haberine göre, Ognianova yeni internet düzenlemelerini de eleştirdi: “Zararlı olduğu ya da özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği farz edilen web sayfaları ya da haber platformlarına erişimin engellenmesi hükümetin politikalarını eleştirenleri susturmak için kullanılabilir. Zaten kısıtlayıcı mevcut yasa, yeni düzenlemeyle mahkeme kararı olmadan iletişimin sansürlenmesini getirebilecek.”
‘Protestocular damgalandı’
CPJ danışmanı Jean-Paul Marthoz ise rapora eşlik eden makalesinde ‘penguen’leri hatırlattı: “Gezi eylemlerinde özel sermaye gruplarının sahibi olduğu büyük haber kuruluşları birçok açıdan devletin sansür vekilleri gibi davrandı. Buna eylemleri haberleştirmekten kaçınma, protestocuları damgalama ve hükümetin çizgisine bağlı kalma da dahil. Birçok insanın hâlâ anarak eğlendiği üzere, CNN Türk kanalı gösterileri vermektense bir penguen belgeseli yayınladı ve böylece penguenler otosansürün ulusal simgesi haline geldi.“
Raporda Türkiye’nin ‘en fazla gazeteci hapseden ülke’ olduğu vurgulanıyor. Gezi eylemleri sırasında 59 gazetecinin de işinden kovulduğu ya da istifaya zorlandığı kaydediliyordu.