Bundan tam bir yıl önce Diyarbakır’da vurularak hayatını kaybeden avukat Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, ölmeden önce adaletin tecelli ettiğini görmek istediğini, ancak eşinin cinayetinin göz göre göre bir faili meçhule doğru yol aldığını söyledi.

Fotoğraf: DHA
Tahir Elçi, geçtiğimiz yıl 28 Kasım’da sokağa çıkma yasağı ve ‘abluka’nın ortasında ağır hasar gören tarihi Dört Ayaklı Minare önünde bir basın açıklaması yaparken çatışma ortasında kalarak vurulmuştu. Elçi’nin hayatını kaybetmesi kenti hüzne boğmuş, iktidar cinayetin üstündeki sır perdesinin aralanacağına dair söz vermişti.
Olay yeri inceleme çalışmalarındaki eksiklikler, soruşturmanın kapsamlı yürütülmemesi ve bir sene geçmesine rağmen hala iddianame yazılmaması cinayetin faili meçhuller arasına ekleneceği korkusu uyandırmıştı.
‘Biraz daha umutsuzluğa kapılıyorum’
Cumhuriyet’ten Mahmut Oral’a konuşan Elçi’nin eşi Türkan Elçi, geçen bir yılda yapılanları, “Ortada ne bir iddianame ne bir tanık ne de bir sanık var. Bir yıl içinde nasıl bir mesafe katedildiğine siz karar verin” diye anlattı.
Basında çıkan birçok habere güven duymadığını belirten Elçi, “Basında cinayet ile ilgili haberleri her duyduğumda biraz daha umutsuzluğa kapılıyorum. Çünkü gelişmelerin çoğu faili bulmaya yönelik çabalar olmadığı kendini hemen hissettiriyor. Dostlar bizi alışverişte görsün yaklaşımları” dedi.
‘Göz göre göre bir faili meçhule yol almak’

Fotoğraf: DHA
Elçi, kendisi için önemli olanın adaletin tecelli etmesi için katilin kim olduğunun bulunması olduğunu belirterek, eşinin cinayetinin şu zamana kadar kimse tarafından üstlenilmek istenmeyen bir vebal olduğunu da söyledi: “Tahir’in cinayetinde tersi bir durum var. Özellikle kimsenin üstlenmek istemediği bir cinayet. Biz, cinayetin üstlenilmemesi mevzusunu Tahir’in naif, masum ve gösterdiği cesaret karşısında katillerin nasıl da korkaklaştıklarına yoralım. Ortada bir vebal var, yapanların bu vebalin altında kalıp ezilme korkusuna kapıldıklarını hissediyorum. Tetiği kimin çektiği konusu benim için hiçbir zaman anlam ifade etmedi. Katil katildir. Katilin kim olduğu önemli değildir. Sadece katilin bulunması önemlidir. Gerçek katilin bulunması tabii ki de ölüm acısını hafifletmeyecektir. Fakat adaletin tecelli etmesi yarına bir nebze de olsa güvenle bakabilmemizi sağlayacaktır. Ölmeden önce bu duyguyu yaşamak isterdim.”
Elçi, ilk başlarda verilen vaatlerle umutlandığını, ancak gitgide umudunun söndüğünü de kaydetti: “Son zamanlarda faili meçhul kervanının kumlu fırtınalı göz gözü görmez bir çölün ortasında ilerlediğini, bu kervana Tahir’in katılmak üzere olduğunu görebiliyorum. Göz göre göre bir faili meçhule yol almak.”
‘Çocuğun var mı, diye soracaktım’

Fotoğraf: DHA
O günkü çatışma ortamında tek kurşunun sadece eşi Tahir Elçi’ye isabet etmesinin rastlantı olamayacağını aktaran Elçi, eğer katil bulunursa ona neyi sormak istediğini şöyle anlattı: “Bir iddianame açılmayacağı gerçekliği ile karşılaşmadan önce, sürekli bir duruşma salonunda bir katille veya daha doğrusu bir sanıkla karşılaşma anını hayal ettim. Hayal ederken ona neler soracağımı sürekli aklımdan geçirdim. ‘Tahir’in gözlerine bakamadığın için mi arkadan vurdun?’ veya ‘Baba akşam eve erken gel, diyen bir çocuğun var mı?’ diyecektim. Yoksa niye yaptın falan sorularıyla işim yoktu. Kim seni azmettirdi ile hiç işim yoktu. Cevabını alamayacağım soruları sormayacaktım. Zaten neden yaptıklarını biliyorum. İnsan olduğu için.”
‘Önce bir tabak eksildi’

Fotoğraf: DHA
Tahir Elçi’nin ölümünün ardından ‘umutsuzluk ve hüzün mevsimi’ne girdiğini söyleyen Elçi, “Önce yemek masamızda bir tabak eksildi. Dört sandalyeden sayı üçe indi. Karşımda boş kalan sandalyeden gözlerimi ayıramadan lokmaları yutmaya çalıştım boğazıma dizildi. Daha sonra telefon rehberimden bir numara eksildi. Beni asla bir daha aramayacak bir telefon numarası” dedi.
“Oğlum babasının adının geçtiği hiçbir konuşmayı duymuyor gibi yapıyor” diyen Elçi, son olarak da yakın bir zamanda oğluyla yaşadığı bir olayı anlattı: “Geçenlerde beraber bir hikâye okuyorduk. O okuyordu ben de dinlerken gözlerimle takip ediyordum. Bir satırı atladığını gördüm. Önce yanlışlıkla yaptığını zannettim. Sonra satırlara bakınca satırda ‘Tahir amcalara gitmiştik’ cümlesi geçiyordu. O cümleyi okumadan atlamıştı. Tekrar sormak istiyorum. Katil çocuğun var mı? Sana baba erken gel diyor mu?”