• 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ

Tatava yapma, omurgalı ol

19/03/2015 13:16

 

ÇAĞLAR EZİKOĞLU*

“Ortamlarda Sırrı’ya verdim diyorlar, bildiğin Sayın Sarıgül’e hakaret ediyorlar. Buna en başta Sayın Sarıgül tepki göstermelidir. Bu CHP’lilere akıl sır ermiyor”.

Reklam

Bu cümleler 30 Mart 2014 tarihinde İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinde Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) adaylığını koyan Sırrı Süreyya Önder’e ait. O dönem yerel seçimlerin sosyal medyadaki en çok tartışılan kampanyalarından ‘Tatava yapma bas geç’ kampanyasına yönelik eleştiri içeren bir konuşmadan.

Aslında bu yazı tarihin HDP açısından nasıl tekerrür ettiğini ama bu tekerrüre bizzat kendilerinin yol açtığını gösterecek.

Ah o tatavacılar!

Bahse konu yerel seçimlerde HDP’nin almış olduğu oy oranının beklenenin oldukça aşağısında kalmış olmasının en büyük sebeplerinden birisi olarak ‘bas geç kampanyası’ ve oylar bölünüyor kaygısı gösterilmişti. Bizzat HDP’li yöneticiler tarafından. Yine aynı HDP’li siyasilerin, hem seçim öncesi kampanyalarda hem de seçim sonuçlarını değerlendirirken, MHP-CHP-Cemaat ittifakının AKP iktidarını büyük bir korku simgesi olarak gösterip halkı kendilerine oy vermeye zorlama ve bu şekilde bir baskı mekanizması geliştirmeye yönelik yorumlar yaptığını unutmadık. Hatta özellikle CHP’nin gösterdiği adayların, parti ideolojisine aykırı sol değerlerle uzaktan yakından ilgisi olmayan kişilerden oluştuğuna dair çok sayıda argüman geliştirildi.

Reklam

Bu argümanların veya eleştirilerin doğruluğu/yanlışlığı bambaşka bir tartışma konusu. Şimdi tartışılması gereken HDP’nin siyasi düzlemde eleştirdiği ve ‘nobranca’ bir siyasi davranış biçimi olarak gördüğü bu kampanya ve hareketin oldukça benzerini 7 Haziran 2015 seçimleri öncesi kendi siyasi ajandasına oturtuyor olması.

7 Haziran 2015 seçimleri öncesi HDP kendi siyasi tarihini büyük ölçüde etkileyecek bir adım atarak seçimlere parti olarak girmeye karar verdi.

Bu adım kamuoyunda büyük tartışmalara yol açtı. Tabii beklenen ilk yorum, HDP’nin bilinçli bir şekilde bu kararı aldığı ve partinin baraj altında kalarak AKP’nin tek başına iktidarını ve bu iktidarla kurduğu otoriter, anti-demokratik bir ‘Yeni Türkiye’yi perçinleştireceği yönündeydi.

HDP kanadı ise, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Selahattin Demirtaş’ın almış olduğu yüzde 9’luk oy oranının partinin ‘Türkiye partisi’ olma hedefine ciddi bir ivme kazandırdığını ve bu ivmeyle barajı geçeceklerini düşünüp bu kararı aldıklarını savunmuştu.

Buraya kadar bu iki iddianın da kendi içerisinde mantıklı rasyonel ilişkiler içerdiğini söyleyebilir siyaset bilimciler veya bu hususta analiz yapanlar. Fakat özellikle tarafsız (!) Cumhurbaşkanı’nın meydanlara inmesinden sonra işin renginin değiştiği çok açık.

Ya HDP’ye vereceksiniz ya da…

Üstte bahsetmiştik, HDP’nin 30 Mart’taki ‘Oylar bölünmesin’ kampanyasını ‘nobranca’ bulup eleştirmesinden… Ne zamanki Cumhurbaşkanı sahalara inip “Bu işin huzur içinde çözülmesi için bize 400 vekil lazım” dedi, işte o zaman HDP düzleminde açıklamaların rengi de değişti, gösterilen adayların görünümü de. Zira HDP son dönemlerde aynı ‘nobranca’ tavırla, ‘CHP ve MHP’nin oy oranları AKP’nin tek başına iktidarını engellemeyecek, sadece ve sadece biz barajı geçersek AKP tek başına iktidar olamaz’ söylemini kendi siyasi düzleminin merkezine oturttu. Erdoğan her miting meydanında ‘400’ derken, HDP’li siyasiler de ‘400 olmasını istemiyorsanız bize oy verin. barajı geçelim’ çağrısını yapıyor son günlerde.

HDP’nin bu değişimi sadece siyasi söylemde değil, aday belirlenmesinde de bariz bir şekilde karşımızda.

Örneğin, her fırsatta CHP’nin Türkiye solunu temsil etmediğini söyleyen bir siyasi partinin, meydanlarda ‘Solun tek temsilcisi biziz’ diyen bir akımın, AKP’nin kurucularından Dengir Mir Mehmet Fırat’ın adaylığına sıcak bakması ve bunu ‘AKP’yi durdurmak ve yüzde 10’u geçmek için bu tip popüler adaylar göstermek zorundayız’ savunmasıyla yapması nasıl açıklanacak? Zira aynı siyasi partinin yöneticileri, başta Sırrı Süreyya Önder olmak üzere, daha bir yıl önce meydanlarda CHP’nin Ankara Büyükşehir belediye başkan adayı Mansur Yavaş ve CHP için ‘O Deniz Gezmiş için katil, Eşber Yağmurdereli için kör dedi, size bu yakışıyor, Malatya için de Mehmet Ali Ağca’yı aday gösterin kesin kasanırsınız’ laflarını söylemedi mi? Bu söylemi sahiplenenler şimdi Dengir Mir Mehmet Fırat’ın adaylığına yönelik neden tek bir yorum dahi yapmıyor?

Uzun süredir CHP parti yönetiminde bulunan Diyarbakır milletvekili Mesut Değer’in HDP tabanının ısrarıyla AKP’den aday olması, Sırrı Süreyya Önder ve arkadaşları için bir garabet veya omurgasızlık örneği değildir de nedir? Veya bu tip seçim hamlelerinin Sarıgül/Yavaş hamlelerinden ne farkı var?

‘Samimiyet’ eksikliğinin açık göstergesi

İşte bütün bu sorular aslında HDP adına en büyük soru işareti olan ‘samimiyet’ eksikliğinin açık göstergesi. Peki HDP’nin değişimini AKP’nin ‘400’ hedefiyle nasıl bağdaştıracağız?

Aslında bu problemi çözmek zor değil, zira ufukta AKP’nin oy oranında ne büyük bir patlama ne de büyük bir düşüş görünüyor. Aynı durum CHP ve MHP için de söz konusu. Dolayısıyla HDP barajı geçemese bile, AKP’nin yüzde 45’le 312 milletvekili çıkardığını düşünürsek, bu baraj sorunundan dolayı doğuda kazanacağı vekil sayısıyla dahi 367 rakamına yaklaşması güç, üstelik hedef 400 iken.

AKP’nin 400 ısrarının en temel sebebi başkanlık sistemini getirmekken, ve dahi bu sistem için referandumsuz 367 ve üzeri bir vekil sayısına ihtiyacı varken, başkanlık sistemine prensipte karşı çıkmayan bir siyasi partinin Meclis’te olması bir kabus senaryosu olmayacaktır özellikle Erdoğan için. Tabii burada ‘Peki AKP bu yüzden 276’yı geçemeyip tek başına iktidar olamazsa’ sorusu kafalarda olsa da -ki HDP barajı geçse bile bu ihtimal de çok yüksek değil- özellikle Erdoğan’ın kafasındaki Türk tipi başkanlık sistemi hayata geçtikten sonra Meclis’teki milletvekili sayısı matematiksel rakamları ifade etmekten öteye gitmeyeceği de açık.

Anket manipülasyonları

Tabii bu süreçte şaşırtıcı olan bir diğer nokta da özellikle son günlerde yapılan anketler. Zira HDP özellikle iktidara yakınlığıyla bilinen şirketlerin yaptığı anketlerde bile en az yüzde 9’a yakın seyrediyor. Hatta en son yine bu şirketlerden birinin sahibi Adil Gür bu bandı yüzde 13-14’lere çekti.

Ama bu tip manipülasyonların nasıl yapıldığını ve AKP-HDP düzleminde nasıl algı operasyonlarına girişildiğini çözmek güç değil. Şöyle bir geçmişe dönelim: Bundan tam bir yıl önce patlayan ‘tapeler’ furyasından bir kesit dinleyelim. Gazeteci Fatih Altaylı ile Erdoğan’ın ‘basın komiseri’ Fatih Saraç arasında geçen konuşmada Altaylı yapılan seçim anketlerine ilişkin, “Diyorum ki ben bu anketin BDP ile olan bölümünü ben biraz anket şirketiyle konuşsam, iki puan yüksek göstersek ne dersin?” derken, Fatih Saraç aynı hususla ilgili Bilal Erdoğan’la yapmış olduğu başka bir görüşmede, “Böyle yapıyorum ama bilesin ki yani şeyden … öbür taraftan alıp BDP’ye yamayacağım oyu” ifadesini kullanıyordu. Bu da aslında üstte çizdiğim AKP ve HDP’nin seçim öncesi almış oldukları pozisyonun anketlerle nasıl desteklendiğinin güzel bir örneği.

Tatava…

HDP’nin bir yıl önce yapmış olduğu eleştirilerin şimdi bir öznesi haline gelmiş olması hem seçmen tabanı hem de Türk siyasi hayatında ciddi anlamda yeniden tartışılmalı. Ama bu tartışma sadece HDP’nin kendi içinde bir öz-eleştiri mekanizmasıyla yorumlanamayacaktır. Zira mesele özellikle AKP’nin başkanlık sistemini getirebilmek için yaptığı hesaplamalar ve bu hesaplamaları yaparken HDP’den alacağı desteğin öneminde yatıyor.

Bu açıdan HDP’nin ‘Tatava yapma, bas geç’ şiarıyla hareket ettiği açıkken, özellikle kendisinin bu tutumunu eleştiren başta sol siyasi çevreler tarafından ‘Tatava yapma, omurgalı ol’ şeklinde bir kampanyayla eleştirilmesi gayet mümkün ve olağan bir durum olacak.

*Aberystwyth (Galler) Üniversitesi, Uluslararası Siyaset Departmanı araştırma görevlisi ve doktora adayı

 

Filed Under: Analiz

SON HABERLER

BioNTech yöneticisi Şahin: Her iki yılda bir aşı gerekebilir

BioNTech’in kurucusu ve yöneticisi Uğur Şahin, Covid-19 aşısının iki yılda bir tekrarlanmasının gerekebileceğini söyledi.

Bilim Kurulu üyesi uyardı: Bazı ağrı kesiciler Covid-19 aşısının etkisini azaltabilir

Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Akın, bazı ağrı kesicilerin Covid-19 aşısının etkisini azaltabileceği konusunda uyardı.

Tarım Bakanlığı’ndan GDO’lu hayvan yemlerine 10 yıllık izin

Tarım ve Orman Bakanlığı, genetiği değiştirilmiş (GDO) dört soya ve bir mısır çeşidinin hayvan yemi olarak kullanılmasına 10 yıl süreyle izin verdi.

Yüz yüze eğitim ve sınavlar 2 Mart’ta başlayacak

1 Mart günü eğitim öğretime geçişi planlanan resmi ve özel tüm okullarda yüz yüze eğitime ve sınavlara, 2 Mart günü illerin salgın koşullarına göre başlanması kararlaştırıldı.

İBB’den duyuru: Maltepe’de halk sağlığı için çöpleri İBB topluyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) resmi Twitter hesabı üzerinden ‘Maltepe’de halk sağlığı için çöpleri İBB topluyor’ başlıklı bir duyuru yayımlandı.

Tarih ne ‘kahramanlık’lardan ne de ‘kara bir leke’den ibaret
‘Yeni Ortadoğu’ (1) – Suriye: Dört yılın sonunda elde var enkaz 

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1215 gündür tutuklu

AGORA

Bankacılık-KOBİ ilişkisi: Hüzünlü bir aşk hikayesi

Mehmet Aksel

Doğu Türkistan: Batı konuşuyor, Türkiye susuyor

İhsan Dağı

Eren Hanım, Şebnem Hoca, Ömer Faruk Bey ve endişe üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Erk Acarer: Bu umursamaz, kibirli tavır tarihte çok fazla iktidarı sildi

Ali Ece: ‘Sergen Yalçın-Amadeus Mozart şefliği’ benzetmesini halen anlamamış olan var mı?

L. Doğan Tılıç: Bakan ‘Daha fazlasını söylersem, fazla olur’ dedi; anladınız siz onu!

Abbas Güçlü: Kırmızı kodlu illerde ne okullar açılacak ne de sınavlar yapılacak

Evren Devrim Zelyut: Bu sefer ABD tahvilleri oldu, yarın yaptırım olur; dolar gördüğü yeri unutmaz

Ahmet Hakan: Parti kongrelerinde çekilen halaylar kapanmaya yönelik öfkeyi çoğaltıyor

Mehmet Ali Güller: Türkiye ABD’yle nasıl işbirliği yapabiliyor?

Ahmet Takan: Devir teslimde yapacağı konuşmayı şimdiden hazırlayan bakan namzetleri var

Deniz Zeyrek: Sizce Erdoğan hangisini seçmeli?

Zeynep Gürcanlı: İngiltere Kıbrıs’ta bir barış planı ile ortaya çıktı

Elif Çakır: 104 gün sonra ne değişti?

Leyla Emadi’nin kişisel sergisi: Gel-Git

Elektronik dans müziği ikilisi Daft Punk dağıldı

‘Afrika dahil’

Sanat yayınlarını aynı çatı altında buluşturan border_less ARTBOOK DAYS üçüncü edisyona hazırlanıyor

74. Cannes Film Festivali pandemi nedeniyle ertelendi

Markette maskesiz alışveriş yaparken görevli tarafından uyarılan kadın iç çamaşırını çıkarıp ‘maske’ yaptı

Filin hortum darbesi nedeniyle kafasını çarpan hayvanat bahçesi çalışanı hayatını kaybetti

Lady Gaga’nın köpeklerini gezdiren kişiyi vurup iki köpeğini alıp kaçtılar

Geçen yıl 35 dolara almıştı: Açık artırmada yarım milyon dolara alıcı bulması bekleniyor

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • Email
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi