BURCU KARAKAŞ
brckarakas@gmail.com / @burcuas
İsmini vermek istemedi. Adı Refia olsun. Suriyeli Refia, henüz 25 yaşında. Kamışlı’dan kaçmak zorunda kalıp Türkiye’ye sığınalı üç sene olmuş. Ailesi Batman’a yerleşmiş, o ise İstanbul’a gelmiş. Ortak arkadaşları vesilesiyle burada kendisi gibi savaştan kaçan genç bir adamla tanışmış. Onun da ismi Latif olsun.
Birbirlerini sevmişler. Refia ile Latif, bir sene önce evlenmiş. Hayalleri, Almanya’ya yerleşmekmiş.
Yolun kalanını hiç merak etmemiş
“Önce o gitsin, sonra ben giderim” diye düşünmüş Refia. Kocası Latif böylece koyulmuş yola. Genç adam 2 bin avro civarında para biriktirmiş. İstikamet, Bodrum. Geçen aralık ayının soğuk bir gününde karşı kıyıya geçmek için yüzlerce Suriyeli gibi o da Bodrum’dan kalkan botlardan birine binmeyi beklemiş. Binmiş de.
Refia’yı uyku tutmamış. Kocasının telefonu yalnızca bir saat kapalı kalmış ama ona bu süre yıllar gibi gelmiş. Yunanistan’a sağ salim vardığı haberi gelene kadar ölüp ölüp dirilmiş. Latif’i yola çıkarken, “Ulaşınca hemen haber ver” diye kaç kez tembihlemiş.
Sonra telefon çalmış. “Vardım” demiş telefonun ucundaki ses. Refia rahat bir uykuya dalmış. Yolun geri kalanını hiç merak etmemiş.
Latif’in son durağı Almanya’nın Münih kentiymiş.
Refia, bir Facebook hesabından bahsediyor. Facebook’ta Türkiye’den Yunanistan’a botla geçenlerin birbiriyle iletişim kurduğu bir grup olduğunu söylüyor. Bu grubun yöneticileri, yola çıkan Suriyelilerin durumu hakkında Sahil Güvenlik ekiplerine bilgi veriyormuş. Kocasının yolculuğu boyunca kendisinin de bu hesabı takip ettiğini anlatıyor.
Planlarına göre, Refia geçen ay Almanya’ya gitmek için yola düşecekmiş: “Ben de botla gidecektim ama şimdi nasıl gideyim?”
Latif şimdi Münih’teki mülteci kampında yaşıyor. Oturma izni almak biraz uzun sürüyor. Aile birleşimi de zaman alıyor.
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında imzalanan anlaşmayı duyunca şoke olmuş. Kararın çok yanlış olduğunu düşünüyor. Türkiye’nin böyle bir karara nasıl imza attığına ise hala şaşırıyor.
Peki botla Yunanistan’a geçme fikri gözünü korkutmuyor muydu Refia’nın?
“Eskiden korkuyordum ama Latif gittiğinden beri hiç korkmuyorum. Hangi yolla gideceğim hiç fark etmez.”
Refia şimdi koca İstanbul’da tek başına yaşıyor. 700 lira kira ödüyor. İyi kötü bir işi var. Arada ailesinin yanına Batman’a gitmeyi düşünüyor ancak, “Orada maaş çok az” diyor.
Gece gündüz tek düşündüğü, kocasına kavuşmak
İstanbul gibi bir şehirde yalnız yaşadığı için güvende hissetmiyor: “Kadın, Kürt ve Suriyeli olmak çok zor…”
Komşularının selam vermediğinden, o yokmuş gibi davranmalarından yakınıyor. Sözlü tacize uğradığını anlatıyor. “Bu Suriyeli, bu Kürt” diye parmakla gösteriliyormuş. Çok ağrına gittiği her halinden belli. Arada dayanamayıp ağlıyormuş da. Bazen kocasıyla internet üzerinden konuşabiliyor: “İnternet çekmeyince çok sinir oluyorum.”
Anlatırken gözleri doluyor ama hemencecik toparlanmayı biliyor. Tek isteği kocasının yanına gitmek… Ancak Refia’nın deyişiyle, bütün yollar kapalı şimdi. Türkiye’de hayatın çok zor olduğunu söylüyor. “Bu yüzden Almanya’ya gitmek istedik, daha güvenli bir ülke” diye ekliyor.
Refia’nın gece gündüz tek düşündüğü, kocasına kavuşmak. Almanya’da yeni bir hayat kurmak: “Sadece oraya gitmek, sadece onu görmek istiyorum.”
Sohbetimiz boyunca hep bu hayalini tekrar ediyor.
“Ama bilmiyorum nasıl, bütün yollar kapalı…”