Manisa’nın Soma ilçesinde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciaya ilişkin davada, delillerin konulduğu sondaj poşetlerinin açılmasıyla davanın ne kadar ‘ciddiye alındığı’ da ortaya çıktı.
Bilirkişilerin gözetiminde Soma Kömür İşletmeleri ve Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) görevlilerinin yaptığı ‘korat sondaj’ çalışmalarında alınan numuneler özel poşet ve sandıklar içerisinde Maden Teknik Arama’ya (MTA) gönderilmişti.
MTA uzmanları kamera kayıtları altında sandıkları açıp 16 tutanak tuttu. MTA uzmanlarının tutanaklarından, Soma maden faciasını aydınlatmak üzere, sonuçları bilirkişilere gönderilecek numunelerin konulduğu sondaj poşetlerinin içinin su aldığı, numunelerin ıslandığı, sondaj dışı örneklerin alındığı ve hatta içerisinde numune olmadan boş numune poşetlerinin sandıklara konulduğu tespit edildi.
Aradan geçen iki yılda kamuoyunun ilgisini yitirdiği ve ailelerin yalnız bırakıldıkları için sitem ettiği Soma davasının bugünkü son duruşmasında mağdur aileler adına söz alan avukat Sercan Aran, delillerin kasıtlı yok edildiğini söyleyerek şöyle konuştu: “Bu açıkça suçtur. Sondaj numuneleri özensizce alınmış, sondaj poşetleri korunmamış bir kısmı su almış ve numuneler ıslanmıştır. Sondaj poşetlerine sondaj dışı el ürünü örnekler konulmuş ve deliller değiştirilmiştir. Aynı şekilde numune poşetlerinin içerisinde örnekler yok edilerek deliller yok edilmiştir.”
Hem sanık hem delil topluyor!
Sanıklar Halil Sarı ve Ümit Şahin’in kendi yargılandıkları davada numune aldığını, buna ilişkin tutanakları gördüklerini belirten Aran, bunun ceza usülüne aykırı olmanın yanında delillerin güvenliğini de tehlikeye attığını kaydetti.
Aran şöyle devam etti: “Yine sanık şirketin çalışanları tarafından ve dosya kapsamında sanık olma ihtimali bulunan Türkiye Kömür İşletmeleri yetkilileri tarafından karotlu sondaj yapılmasının delil güvenliğini tehlikeye atmak bir yana yok etme durumu bulunduğundan derhal durdurulması talebinde bulunmuştuk. Ancak mahkeme bunu reddetti. MTA tarafından tutulan tutanaklardan da açıkça anlaşılacağı üzere sondaj numuneleri özensizce alınmış, deliller değiştirilmiş ve karartılmıştır.”
Sonuçlardan çıkan aleyhte çıkan sonuçları kabul etmeyeceklerini kaydeden Aran, karotlu sondajları gerçekleştiren Soma A.Ş. ve TKİ yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulması gerektiğini söyledi.
‘Bacalar yapılsa can kayıpları azalırdı’
Mağdur ailelerin avukatlarından ÇHD Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı ise Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin, TKİ’ye sunup onaylattığı planların hiçbirisinin uygulanmadığını söyledi.
Revize planlarının sadece yeni üretim sahası almak adına yapıldığını da vurgulayan Selçuk Kozağaçlı, “Metanlı sahada üretim yapılacağına yönelik başvuruda bulunulmuş, bunun için yapıcak harcamalar sıralanmış ve yeni Alana istenmiş. TKİ bunu üretim alanını vermiş. Ancak metanlı denilen sahada hiç üretim yapılmamış. Metan dranajı yapılmayan alanda üretim yapılmış. Planlarda verilen taahütlerini hiçbirisi yerine getirilmemiş. Metana dranaj tesisi kurulacak denilmiş kurulmamış. 6 milyon TL’ye mal olacak denilmiş, 200 bin Euro harcanmış. Taahütlerin hiçbirisi yerine getirilmediği için katliam yaşandı” dedi.
7 Mayıs ve 9 Mayıs tarihlerinde metan dranajlarının sensörlerde görüldüğünü, facia günü de aynı gözlemin yapıldığını söyleyen Selçuk Kozağaçlı, “Metanlı bölgelerde tehlikeli şekilde arkada boşluklar bırakılıp çalışıldı. Eğer planlarda yer alan havalandırma bacası yapılsaydı can kayıplarının büyük bir bölümü olmayacaktı” dedi.
Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, mağdur ailelerin avukatlarının taleplerini aldıktan sonra duruşmaya ara verdi.