Arap ülkelerinin Osmanlı sonrasındaki siyasi kaderlerini anlamak için Sykes-Picot yeterli bir pusula değilse bile onların tarihleri açısından bu anlaşmaya başvurma anlaşılabilir. Türkiye’de yaşayanların böyle bir derdinin olmaması gerekir. Öncelikle Sykes-Picot, ki aslında Sykes-Picot-Sazanof diye anılması gerekir zira Ruslar da bu anlaşmanın parçasıdır, Osmanlı topraklarının savaştan sonra nasıl paylaşılacağıyla ilgili yapılmış ne ilk ne de son gizli anlaşmadır. Anlaşmada öngörülen, bugünkü devlet sınırları değil, etki alanlarıdır.
…Bu bağlamda anlaşmanın asıl ve belki de yegane anlamı, dönemin emperyalist güçlerinin kibrinin bir nişanesi olmasıdır. Bölge, kuşkusuz büyük güçlerin ilgi alanı olarak kalmıştır.
Petrolün dünya ekonomisinde giderek artan bir önem kazanması ve İsrail’in varlığı özellikle, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Amerikan dış politikasının belirleyici unsurlarıdır.
…Sykes-Picot, Soğuk Savaş mücadeleleri, kahrolasıca Irak Savaşı bu bölgeyi elbette etkiledi, düzenine hasar verdi. Ancak bu bölgedeki etkin güçler de bir bölgesel düzen kurgulamayı başaramadılar.
ABD, Irak’tan çekildikten sonra İran ve Suudi Arabistan bir denge bulabilse, Türkiye kendisini bölgesel hegemonya hayallerine kaptırmasa bugün bölge dışı ülkelerin yani ABD ve Rusya’nın düzen getirme çabalarından medet ummak zorunda kalır mıydık?