Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye için 2014 yılı büyüme tahminini Ekim 2013’dekinden 1.2 puan aşağı çekerek yüzde 2.3’e indirdi. Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s de Türkiye’nin en düşük yatırım yapılabilir derecedeki Baa3 notunun görünümünü negatife çevirdi. Böylece her şey mevcut haliyle devam ederse bir yıl içinde not için en olası senaryonun indirim olacağını belirtti.
Üçte birlik tıraş
IMF’nin Türkiye için büyüme tahminiyle ilgili asıl dikkat çekici husus altı aylık sürede üçte birinden fazlasının tıraşlanmış olması. Tahmin indirimine gerekçe olarak, Moody’s’in de negatif görünüm için kullandığı ‘siyasi belirsizlik’ ve bunun yarattığı ‘yönetim zafiyeti’ öne çıktı.
IMF tahminlerinin yer aldığı altı ayda bir yayınlanan Dünyanın Ekonomik Görünümü raporunun Nisan sayısıyla birlikte Küresel Mali İstikrar Raporu’nu da yayınladı. Raporda dünyadaki kısa vadeli portföy ve doğrudan sermaye hareketleriyle ilgili ülke bazında detaylı veriler yer alıyor. Bulgular başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerdeki para politikasının normalleşmesinin gelişmekte olan ülkelerdeki mali koşulları zorlaştıracağı yönünde.
Koşulları zorlaşacak ülkeler arasında Türkiye ön sıralarda
Böylesi bir arka plan karşısında koşulları zorlaşacak ülkeler arasında Türkiye ön sıralarda. Aşağıdaki grafikte yıllar içinde cari açığın gayrı safi yurt içi hasılaya oranının ve aynı oranın doğrudan net dış yatırımlarla düzeltilmiş halinin gelişimi var. Üstteki kırmızı çizginin yansıttığı doğrudan yatırımların cari açığın finansmanına katkısı son beş yılda istikrarlı ancak ortalama bir buçuk puan seviyesinde sınırlı kaldı.
Türkiye son beş yılda milli gelirinin yüzde 2 ile yüzde 10’u arasında değişen cari açığını ağırlıkla kısa vadeli portföy akımlarıyla karşıladı.
Dış sermaye bağımlılığı artarak sürüyor
2012 ve 2013’e gelindiğindeyse nispeten düşük ortalama büyüme rakamlarına karşın cari açığın milli gelire oranında yüzde 6 seviyesinin aşağı doğru kırılamaması ileriye dönük olarak endişe verici. Zira dış sermaye bağımlılığımızın artarak sürdüğünü gösteriyor.
Türkiye serbest kur rejimine geçtiği son 12 yılda benzeri dengesizlikleri küresel mali koşulların belirlediği kur hareketlerine karşı faiz ayarlamaları yaparak yönetti. Son beş yıldaki küresel koşullar ise buna ek olarak ekonomi yönetiminin siyasi müdahaleleri göğüslemek için gerektiğinde geleneksel olmayan politikaları da denemesine imkan veren bir manevra alanı yaratıyordu.
IMF ve Moody’s’den gelen haberler artık bu manevra alanının iyice daraldığını tescilledi.